Devlet memurluğu, Anayasal güvence altına alınmış, belirli bir statü hukuku içerisinde kamu hizmetini yürüten bireylerin mesleki durumunu ifade eder. Bu statü, memura “ömür boyu istihdam” güvencesi başta olmak üzere birçok hak tanırken, aynı zamanda bir dizi yükümlülük de getirir. Ancak bu güvence, mutlak ve sınırsız değildir. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu (DMK), memuriyet statüsünün hangi hallerde ve ne şekilde sona ereceğini açık ve net kurallarla belirlemiştir. Memurluğun sona ermesi, bir kamu görevlisinin kariyerindeki en nihai ve en önemli hukuki sonuçtur. Bu durum, sadece memurun mesleki hayatını değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal geleceğini de derinden etkiler.
DMK’nın 98. maddesi, memurluk statüsünü sona erdiren halleri genel bir çerçevede sıralamaktadır. Bu haller; memurluktan çıkarılma gibi en ağır disiplin cezasından, emeklilik veya ölüm gibi doğal süreçlere, memurun kendi isteğiyle görevden ayrılmasından (çekilme), memurluğa alınma şartlarını sonradan kaybetmesine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar. Bu sona erme nedenlerinin her biri, kendine özgü usul kurallarına, hukuki sonuçlara ve itiraz mekanizmalarına tabidir. Özellikle, idarenin tek taraflı bir işlemiyle gerçekleşen ve memurun iradesi dışında olan sona erme halleri (örneğin, memuriyete giriş koşullarını kaybetme, müstafi sayılma), idari yargı denetimine açık olan ve sıklıkla hukuki uyuşmazlıklara konu olan durumlardır.
1. Devlet Memurluğunu Sona Erdiren Hallere Genel Bakış (DMK Madde 98)
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 98. maddesi, memurluk statüsünün sona ermesini beş ana başlık altında toplamaktadır. Bu madde, sona erme hallerinin hukuki çerçevesini çizen temel normdur.
DMK Madde 98:
Devlet memurlarının;
a) Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması;
b) Memurluğa alınma şartlarından herhangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan herhangi birini kaybetmesi;
c) Memurluktan çekilmesi;
ç) İstek, yaş haddi, malullük sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması;
d) Ölümü;
hallerinde memurluğu sona erer.
Bu beş temel neden, kendi içlerinde farklı hukuki süreçleri ve sonuçları barındırır. Şimdi bu halleri ayrıntılı olarak inceleyelim.
2. Memurluktan Çıkarma: En Ağır Disiplin Cezası
DMK Madde 98/a’da belirtilen “memurluktan çıkarılma”, bir memura verilebilecek en ağır disiplin cezasıdır ve memuriyet statüsünü kalıcı olarak sona erdirir. Bu cezanın en önemli ve ayırt edici sonucu, bu şekilde memuriyetten atılan bir kişinin bir daha hiçbir surette Devlet memurluğuna alınamamasıdır. Bu, adeta bir “meslekten men” cezasıdır ve bu yönüyle, aşağıda incelenecek olan ve belirli süreler geçtikten sonra memuriyete dönüşe imkan tanıyan diğer “göreve son verme” hallerinden tamamen ayrılır.
Memurluktan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller, DMK’nın 125. maddesinin (E) fıkrasında sınırlı sayıda (numerus clausus) ilkesiyle tek tek sayılmıştır. İdare, bu sayılan fiiller dışında bir nedenle memurluktan çıkarma cezası veremez. Başlıca çıkarma nedenleri şunlardır:
- İdeolojik veya siyasi amaçlarla kurumların çalışma düzenini bozmak, grev, boykot, işgal gibi eylemlere katılmak.
- Yasaklanmış her türlü yayını veya ideolojik/siyasi amaçlı bildiri, afiş vb. basmak, çoğaltmak, dağıtmak.
- Siyasi bir partiye üye olmak.
- Özürsüz ve kesintisiz olarak 10 günden fazla veya bir takvim yılı içinde toplam 20 gün göreve gelmemek (Bu durum aynı zamanda çekilmiş sayılma nedenidir, ancak idare disiplin sürecini işletmeyi tercih edebilir).
- Savaş, olağanüstü hal gibi durumlarda amirlerin verdiği görevleri yapmamak.
- Amirlerine, maiyetindekilere veya iş sahiplerine fiili tecavüzde (saldırıda) bulunmak.
- Memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelikte yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak.
- Yetki almadan gizli bilgileri açıklamak.
- 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkındaki Kanuna aykırı fiilleri işlemek.
- Terör örgütleriyle eylem birliği içerisinde olmak, bu örgütlere yardım etmek veya propagandasını yapmak.
Bu ceza, ancak Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararı ile verilebilir ve bu karara karşı 60 gün içinde İdare Mahkemesi’nde iptal davası açılabilir.
3. Memurluğa Alınma Şartlarının Sonradan Anlaşılması veya Kaybedilmesi (DMK Madde 98/b)
Bu durum, memuriyet statüsünün temelinin baştan itibaren sakat olduğu veya süreç içinde bu temelin ortadan kalktığı halleri kapsar. İdare, bu durumu tespit ettiğinde memurun görevine son vermekle yükümlüdür. Bu sona erme, bir disiplin cezası değildir; idari bir tespit ve bunun sonucunda yapılan zorunlu bir işlemdir.
DMK’nın 48. maddesinde sayılan memurluğa alınma şartları şunlardır: Türk vatandaşı olmak, yaş ve öğrenim şartlarını taşımak, kamu haklarından mahrum bulunmamak, belirli suçlardan mahkum olmamak, askerlikle ilişiği bulunmamak ve görevini yapmasına engel akıl hastalığı olmamak.
Bu Durumun Ortaya Çıkış Biçimleri:
- Şartları Taşımadığının Sonradan Anlaşılması: Kişinin memuriyete girerken aslında gerekli şartları (örneğin, sahte diploma, belirtilmeyen bir mahkumiyet kararı) taşımadığının, atama yapıldıktan sonra ortaya çıkmasıdır. Bu durumda idare, hukuka aykırı olan atama işlemini geri alarak kişinin görevine son verir.
- Şartların Memurluk Sırasında Kaybedilmesi: Memurun göreve devam ederken bu şartlardan birini yitirmesidir. En sık karşılaşılan örnekler şunlardır:
- Vatandaşlığın Kaybedilmesi: Memurun, Türk vatandaşlığını kaybetmesi veya vatandaşlıktan çıkarılması.
- Kısıtlanma (Kamu Haklarından Mahrum Kalma): Bir mahkeme kararıyla memurun vesayet altına alınması (kısıtlanması).
- Memuriyete Engel Bir Suçtan Mahkum Olma: Memurun, görevde iken işlediği bir suç nedeniyle DMK 48/A-5’te sayılan (kasten işlenen bir suçtan 1 yıl veya daha fazla hapis cezası almak ya da zimmet, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık gibi yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymek) mahkumiyet kararlarından birini alması ve bu kararın kesinleşmesi. Bu durumda, cezanın infaz edilip edilmediğine bakılmaksızın, mahkumiyetin kesinleşmesiyle birlikte memurluk şartı kaybedilir ve idarenin göreve son vermesi zorunlu hale gelir.
4. Memurluktan Çekilme (İstifa) ve Çekilmiş Sayılma (Müstafi) (DMK Madde 98/c)
Bu başlık, memurun kendi iradesiyle veya kanunun iradesi saydığı belirli eylemleriyle memuriyetinin sona ermesini kapsar.
4.1. Çekilme (İstifa)
DMK 94. madde, Devlet memuruna, bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme (istifa) hakkı tanımıştır. Ancak bu hak, kamu hizmetinin aksamaması için belirli usullere bağlanmıştır:
- Usulüne Uygun Çekilme: İstifa eden memur, yerine atanan kişi gelinceye veya çekilme isteği kabul edilinceye kadar görevine devam etmek zorundadır. Yerine atanan kişi 1 ay içinde gelmezse veya yerine bir vekil atanmazsa, memur üstüne haber vererek görevini bırakabilir. Bu şekilde usulüne uygun ayrılanlar, 6 ay geçtikten sonra yeniden devlet memurluğuna dönebilirler.
- Olağanüstü Yönetim Hallerinde Çekilme: Savaş, seferberlik, olağanüstü hal gibi durumlarda istifa eden memur, yerine yeni bir görevli gelip işe başlamadıkça görevini bırakamaz. Bu kurala uymayanlar hiçbir surette tekrar Devlet memurluğuna alınamazlar.
4.2. Çekilmiş Sayılma (Müstafi Olma) ve Göreve Son Verme
Bu durum, memurun istifa dilekçesi vermediği ancak kanunun, belirli fiilleri gerçekleştirmesi halinde onu istifa etmiş gibi kabul ettiği hallerdir. İdare, bu fiillerin gerçekleştiğini tespit ettiğinde, memurun “çekilmiş sayılmasına” ve dolayısıyla “görevine son verilmesine” karar verir. Bu, bir disiplin cezası değil, memurun eylemine bağlanan idari bir sonuçtur. DMK’da “ilişiği kesilir” veya “çekilmiş sayılır” ifadeleri, bu idari işlemin temelini oluşturur. Başlıca çekilmiş sayılma halleri şunlardır:
- Mazeretsiz ve Kesintisiz 10 Gün Göreve Gelmemek (DMK m. 94): En yaygın müstafi sayılma nedenidir. Bir memur, izinsiz veya kabul edilebilir bir mazereti olmaksızın, aralıksız 10 gün boyunca görevine gelmezse, herhangi bir başvuruya gerek kalmaksızın çekilmiş sayılır. Bu şekilde görevine son verilenler, 1 yıl geçmeden yeniden memurluğa dönemezler.
- Adaylık Sürecinde Başarısızlık (DMK m. 56-57): Adaylık süresi içinde eğitimlerde başarısız olan, memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareketleri tespit edilen veya aylıktan kesme/kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alan aday memurların, atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir. Bu şekilde ayrılanlar (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süreyle Devlet memurluğuna alınmazlar.
- Yurt Dışı Görev Sonrası Göreve Başlamama (DMK m. 79): Bilgilerini artırmak üzere yurt dışına gönderilen memurların, izin bitiminden itibaren yol süresi hariç 15 gün içinde görevlerine dönmemeleri.
- Askerlik Sonrası Göreve Başlamama (DMK m. 83): Muvazzaf askerlik hizmetini tamamlayan memurların, terhis tarihinden itibaren 30 gün içinde kurumlarına başvurmamaları veya başvurdukları halde göreve başlamamaları.
- Aylıksız İzin Sonrası Göreve Başlamama (DMK m. 108): Mazeret izni veya diğer nedenlerle aylıksız izin alan memurların, izin bitiminde derhal görevlerine dönmemeleri.
- Kadrosu Kaldırıldıktan Sonra Yeni Göreve Başlamama (DMK m. 91): Kadrosu kaldırıldığı için başka bir kadroya atanan memurun, tebliğ tarihinden itibaren yasal süre içinde yeni görevine başlamaması.
5. Emeklilik ve Ölüm Suretiyle Sona Erme (DMK Madde 98/ç, d)
Bu iki hal, memuriyetin idari bir işlemden ziyade, doğal veya yasal bir süreçle sona ermesidir.
- Emekliye Ayrılma: Memurlar, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve ilgili diğer mevzuat hükümlerine göre, belirli bir hizmet yılını ve yaşı doldurduklarında kendi istekleriyle veya yaş haddi ya da malullük gibi zorunlu nedenlerle emekliye ayrılırlar. Emeklilik işlemiyle birlikte memuriyet statüsü de sona erer.
- Ölüm: Memurun ölümü, memuriyet statüsünü ve buna bağlı tüm hak ve yükümlülükleri doğal olarak sona erdirir. Bu durumda, memurun yasal mirasçılarına kanunda öngörülen hakları (kıdem tazminatı, ölüm yardımı vb.) ödenir.
6. Sona Erme Kararlarına Karşı Hukuki Yollar: İptal Davası
Memurun iradesi dışında, idarenin tek taraflı bir işlemiyle (memurluktan çıkarma, göreve son verme, çekilmiş sayılma vb.) memuriyetin sona erdirilmesi durumunda, bu idari işlemlere karşı yargı yolu açıktır. Memur, işlemin kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 60 gün içinde, görev yaptığı yerdeki İdare Mahkemesi’nde iptal davası açabilir.
Bu davalarda mahkeme, idarenin kararının hukuka uygun olup olmadığını denetler. Özellikle çekilmiş sayılma gibi durumlarda, kanunda aranan şartların (örneğin, devamsızlığın gerçekten mazeretsiz ve kesintisiz olup olmadığı) somut delillerle ispatlanıp ispatlanmadığı titizlikle incelenir. Danıştay, özellikle sağlık sorunları gibi mazeretlerin idare tarafından yeterince araştırılmadan verilen müstafi sayma işlemlerini sıklıkla iptal etmektedir. Davanın kazanılması halinde, memur görevine iade edilir ve görevden ayrı kaldığı süre boyunca mahrum kaldığı tüm mali ve sosyal hakları (maaş, ek gösterge vb.) yasal faiziyle birlikte kendisine ödenir.
Sonuç
Devlet memurluğu, güçlü bir istihdam güvencesi sunmakla birlikte, bu statünün devamı, kanunla belirlenmiş şartlara ve yükümlülüklere sıkı sıkıya bağlıdır. Memurluğun sona ermesi, bir kamu görevlisinin karşılaşabileceği en ciddi hukuki sonuç olduğundan, bu sürece yol açan nedenlerin ve bu süreçteki usul kurallarının hem idare hem de memur tarafından çok iyi bilinmesi gerekmektedir. İdarenin, özellikle memurun iradesi dışındaki sona erme hallerinde, kararını somut, hukuken geçerli ve yeterli delillere dayandırması, Anayasal bir hak olan çalışma hakkının ve memur güvencesinin bir gereğidir. Hukuka aykırı bir sona erdirme işlemiyle karşı karşıya kalan bir memurun, hak kaybına uğramamak ve mesleki geleceğini korumak için, 60 günlük dava açma süresini kaçırmadan, idare hukuku alanında uzman bir avukattan profesyonel hukuki destek alması, atacağı en doğru ve en stratejik adım olacaktır.
