Boşanma davaları, kişilerin özel yaşamını yakından ilgilendiren davalar olduğundan, davalarda tarafların iddiaları ve ispat edilmesi gereken vakıalar genellikle özel hayatın gizli alanlarını ilgilendirmektedir.
Bu nedenledir ki eşlerin hukuka uygun delil elde etmesi ve karşı tarafın özel hayatına müdahale etmemesi oldukça güçtür.
Yargıtay, eşlerin birlikte yaşadıklarını ve özel alanlarını birlikte kullandığını da göz önünde bulundurmuş ve böylece 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunda hukuka aykırı delil olarak nitelendirilen çoğu durumu olayın içeriğine göre yorumlamıştır.
“Kadının, erkeğin telefonundaki SKYPE isimli uygulamadan, başka kadınlarla yapmış olduğu cinsel içerikli yazışmaların erkeğin haberi olmaksızın, onun bilgisi ve rızası dışında sırf delil oluşturmak maksatlı olarak ekran görüntülerini alması hukuka aykırı değildir. Usulüne uygun olarak elde edilen ve dosyaya sunulan bu delil, hükme esas alınmalıdır.” ( Yargıtay 2. H.D 2021/478 E., 2021/1604 K.)
Ancak belirtmek gerekir ki, kişinin dayandığı vakıaları başkaca bir yolla ispatlamasının mümkün olmadığı halleri gözeterek; her ne kadar “zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesi, genel kabul gören bir hukuk ilkesi olmakla birlikte, somut olayın şartlarına göre hukuka aykırı delil elde edilirken zarar gören menfaat ile korunmaya değer menfaat arasında denge kurulması gerektiği ve böylece üstün olan menfaati koruyan delilin kabul edilmesi gerektiği kanaatindeyiz.