Türk Aile Hukuku sisteminde nafaka, boşanma sürecinin ve sonrasının en kritik, çoğu zaman en çatışmalı konusudur. Toplumda genellikle “erkeğin kadına ödediği para” olarak algılansa da hukuki gerçeklik bundan çok daha kapsamlıdır. Nafaka; sadece boşanan eşler arasında değil, ebeveyn ile çocuk arasında ve hatta yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan alt soy-üst soy (akrabalar) arasında da söz konusu olabilen, temeli “dayanışma” ve “bakım yükümlülüğü”ne dayanan mali bir borçtur. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK), nafakayı dört ana başlık altında toplamıştır: Tedbir Nafakası, İştirak Nafakası, Yoksulluk Nafakası ve Yardım Nafakası.
NAFAKA TÜRLERİ VE HUKUKİ ŞARTLARI
Nafaka talebinde bulunabilmek veya nafaka yükümlüsü olabilmek için öncelikle hangi nafaka türünün sizin durumunuza uygun olduğunu bilmeniz gerekir. Her birinin şartları, süresi ve amacı farklıdır.
1. Tedbir Nafakası (Dava Süreci Boyunca Koruma)
Boşanma davası açıldığında veya ayrılık kararı verildiğinde, dava sonuçlanıp karar kesinleşinceye kadar geçen süreçte; eşlerin ve çocukların barınma, geçinme ve bakım ihtiyaçlarını karşılamak üzere hakim tarafından hükmedilen geçici nafakadır.
- Kusur Aranmaz: Tedbir nafakasının en önemli özelliği, talep eden eşin kusurlu olup olmadığına bakılmamasıdır. Tam kusurlu eş (örneğin aldatan eş) dahi, eğer dava süresince geçim sıkıntısına düşecekse tedbir nafakası alabilir.
- Çocuklar İçin: Hakim, velayeti geçici olarak hangi tarafa verdiyse, diğer tarafın çocukların bakımına katkı sağlaması için tedbir nafakası ödemesine karar verir.
- Süresi: Dava tarihinden itibaren başlar ve boşanma hükmü kesinleşinceye kadar devam eder. Karar kesinleştiğinde bu nafaka türü sona erer; şartları varsa yoksulluk veya iştirak nafakasına dönüşür.
- Boşanma Olmadan da İstenebilir: Eşler boşanma davası açmadan, sadece “ayrı yaşama hakkı” elde ettikleri durumlarda (örneğin şiddet varsa veya evden kovulma varsa) da bağımsız bir tedbir nafakası davası açabilirler.
2. İştirak Nafakası (Çocuğun Geleceği İçin)
Boşanma kararının kesinleşmesinden sonra, velayeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmasını sağlamak amacıyla hükmedilen nafakadır. Temeli “analık ve babalık duygusu” ile “çocuğun üstün yararı” ilkesidir.
- Kamu Düzeni: İştirak nafakası kamu düzenine ilişkindir. Taraflar “Nafaka istemiyorum” diye anlaşsalar bile, hakim çocuğun menfaatini gözeterek kendiliğinden (resen) nafakaya hükmedebilir veya feragat edilse bile sonradan tekrar istenebilir.
- Süresi: Kural olarak çocuk 18 yaşını doldurana kadar devam eder. Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitimine devam ediyorsa (üniversite vb.), nafaka “Yardım Nafakası” adı altında devam edebilir.
3. Yoksulluk Nafakası (Eşin Güvencesi)
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebileceği nafakadır (TMK m. 175). En çok tartışılan nafaka türü budur.
Şartları:
- Talep Şartı: Hakim kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmetmez, mutlaka talep edilmelidir.
- Kusur Durumu: Nafaka isteyen eşin kusuru, diğer eşten daha ağır olmamalıdır. Eşit kusur halinde nafaka verilebilir, ancak tam kusurlu veya ağır kusurlu eşe nafaka verilmez.
- Yoksulluğa Düşme Olgusu: Boşanma ile birlikte kişinin mevcut yaşam standardının kaybedilmesi, barınma ve beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak duruma gelmesidir. Yargıtay’a göre asgari ücretli bir işte çalışmak, yoksulluk nafakasının tamamen reddedilmesini gerektirmez; ancak miktarı etkileyebilir.
4. Yardım Nafakası (Akrabalar Arası Dayanışma)
Boşanma dışındaki bir kurumdur. Yardım edilmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üst soy (anne-baba), alt soy (çocuklar-torunlar) ve kardeşlerin birbirlerinden talep edebileceği nafakadır. Üniversite okuyan 18 yaş üstü çocuğun babasından istediği nafaka bu kapsamdadır.
NAFAKA MİKTARI NASIL BELİRLENİR?
Vatandaşların en çok merak ettiği soru “Mahkeme ne kadar nafakaya hükmeder?” sorusudur. Kanunda sabit bir tarife veya “maaşın %25’i” gibi bir oran yoktur. Hakim, her somut olayı kendi içinde değerlendirir.
Hakimin Dikkate Aldığı Kriterler (SED Araştırması)
Mahkeme, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını kolluk (polis/jandarma) marifetiyle araştırır. Buna “SED Raporu” denir. Şu unsurlar incelenir:
- Tarafların aylık net gelirleri (Maaş, kira geliri vb.).
- Üzerlerine kayıtlı taşınır (araba) ve taşınmaz (ev, arsa) mallar.
- Kredi kartı harcamaları ve yaşam standartları (Yargıtay, asgari ücretli görünen ama lüks yaşayan kişinin harcamalarını esas alır).
- Varsa diğer bakmakla yükümlü olduğu kişiler.
- Çocuğun yaşı, eğitim durumu, kurs giderleri ve sağlık masrafları.
Önemli Prensip: Nafaka, ödeyecek olanı muhtaç duruma düşürmemeli, alacak olanı da zenginleştirmemelidir. Hakkaniyet dengesi gözetilir.
NAFAKA ÖDENMEZSE NE YAPILIR? (İCRA VE HAPİS)
Mahkemenin nafakaya hükmetmesi, paranın hemen hesaba yatacağı anlamına gelmeyebilir. Nafaka borçlusu ödeme yapmıyorsa, alacaklı için çok güçlü hukuki silahlar mevcuttur. Devlet, nafaka alacağını diğer tüm borçlardan üstün ve ayrıcalıklı tutmuştur.
1. İcra Takibi Başlatma
Ödenmeyen nafaka için öncelikle İcra Müdürlüğü aracılığıyla takip başlatılmalıdır. Mahkeme kararı varsa “İlamlı İcra”, henüz ara karar (tedbir nafakası) aşamasındaysa “İlamsız İcra” yapılabilir. İcra emri borçluya tebliğ edilir.
2. Maaş Haczinde “Öncelik” Hakkı
Normal borçlarda maaşın sadece 1/4’ü haczedilebilirken, nafaka alacağında bu sınır yoktur. Aylık işleyen nafakanın TAMAMI maaştan kesilir. Ayrıca borçlunun maaşında başka hacizler olsa bile (banka kredisi, senet vb.), nafaka alacağı sıraya girmez; hepsinin önüne geçer ve birinci sıradan kesilir.
3. Emekli Maaşının Haczi
Emekli maaşları kural olarak haczedilemez (SGK borçları hariç). Ancak bunun tek istisnası nafakadır. Nafaka borcu için emekli maaşına, borçlunun rızası olmasa bile haciz konulabilir.
4. En Etkili Silah: Tazyik Hapsi (Nafaka Hapsi)
Nafaka borcunu ödemeyen borçlulara karşı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 344. maddesi gereği “Tazyik Hapsi” (Zorlama Hapsi) uygulanır. Bu, borçluyu ödemeye zorlamak için verilen 3 aya kadar disiplin hapsidir.
Hapis Cezası İçin Şartlar:
- Geçerli Bir İcra Takibi: Ödenmeyen nafaka için icra takibi başlatılmış ve ödeme emri borçluya kesinleşmiş olmalıdır.
- En Az 1 Aylık Borç: Hapis cezası, “birikmiş nafaka borçları” için değil, “işleyen (cari) ayın nafakası” ödenmediği için verilir. Yani geçmişe dönük 5 yıllık toplu borç için hapis çıkmaz, ancak son ayın taksiti ödenmezse hapis çıkar.
- Şikayet Süresi: Alacaklı, nafakası ödenmeyen ayı takip eden 3 ay içinde İcra Ceza Mahkemesi’ne şikayette bulunmalıdır. Süre kaçırılırsa o ayın hapsi istenemez.
Hapis Nasıl Düşer? Borçlu, hapse girdikten sonra bile borcunu öderse aynı gün tahliye edilir. Amaç cezalandırmak değil, tahsilatı sağlamaktır.
NAFAKANIN ARTIRILMASI VE KALDIRILMASI
Nafaka kararları “Kesin Hüküm” (Kaziye-i Muhkeme) teşkil etmez. Yani şartlar değiştiğinde nafaka miktarı da değişebilir veya tamamen kaldırılabilir.
1. Nafaka Artırım Davası
Zamanla paranın alım gücünün düşmesi (enflasyon), çocuğun büyümesiyle masrafların artması veya nafaka ödeyenin gelirinin ciddi oranda artması durumunda “Nafaka Artırım Davası” (Uyarlama Davası) açılabilir.
Otomatik Artış: Artık mahkemeler, her yıl yeni bir dava açılmasını engellemek için, nafakanın her yıl TÜİK ÜFE/TÜFE ortalaması oranında artırılmasına karar vermektedir. Ancak kararda bu madde yoksa veya artış yetersiz kalmışsa dava açmak gerekir.
2. Nafakanın Kaldırılması veya Azaltılması Davası
Nafaka yükümlüsü, kendi gelirinin olağanüstü düştüğünü veya nafaka alan kişinin durumunun iyileştiğini ispatlarsa bu davayı açabilir.
Nafakanın Kendiliğinden Sona Erdiği Haller:
- Nafaka alan eşin yeniden evlenmesi (Mahkeme kararına gerek yoktur, kendiliğinden kalkar).
- Taraflardan birinin ölümü.
Mahkeme Kararıyla Sona Erdiği Haller:
- Nafaka alan eşin, evlenme olmaksızın fiilen evliymiş gibi başkasıyla yaşaması (Haysiyetsiz yaşam sürme).
- Nafaka alanın yoksulluğunun ortadan kalkması (Örneğin işe girmesi, miras kalması, piyango çıkması). Ancak asgari ücretle işe girmek, Yargıtay’ın güncel kararlarına göre yoksulluk nafakasını tamamen kaldırmayabilir, azaltılmasını gerektirebilir.
SIKÇA SORULAN SORULAR
Anlaşmalı boşanmada nafaka nasıl olur?
Anlaşmalı boşanmada (TMK m. 166/3), taraflar nafaka miktarını ve süresini serbestçe belirleyebilirler. Protokole “Nafaka istenmeyecektir” yazılmışsa, sonradan yoksulluk nafakası talep edilemez. Ancak çocuklar için iştirak nafakası, çocuğun menfaati gereği sonradan her zaman istenebilir.
Erkek de nafaka alabilir mi?
Evet. Kanun metninde “kadın” veya “erkek” demez, “eş” der. Eğer erkek yoksulluğa düşüyorsa ve kadının maddi durumu çok daha iyiyse, erkeğin de yoksulluk nafakası talep etme hakkı vardır. Uygulamada az rastlansa da hukuken mümkündür.
Nafaka borcu mirasçılara geçer mi?
Yoksulluk ve iştirak nafakası “kişiye bağlı” haklardır, ölümle sona erer. Dolayısıyla geleceğe dönük nafaka borcu mirasçılara geçmez. Ancak, ölüm tarihine kadar birikmiş ve ödenmemiş nafaka borçları “tereke borcu” sayılır ve mirasçılardan tahsil edilebilir.
Yabancı para (Döviz) üzerinden nafaka istenir mi?
Taraflar anlaşmalı boşanmada döviz üzerinden nafaka kararlaştırabilirler. Ancak çekişmeli davalarda hakim genellikle Türk Lirası üzerinden hüküm kurar. Dövizle kararlaştırılan nafakalarda, kur artışları nedeniyle aşırı ifa güçlüğü doğarsa uyarlama davası açılabilir.
Genel Değerlendirme ve Avukat Tavsiyesi
Nafaka hukuku, matematiksel bir hesaplamadan ibaret değildir. “Kusur” kavramının ispatı, SED raporlarının takibi, gizlenen gelirlerin ortaya çıkarılması ve icra ceza süreçlerinin yönetimi profesyonel bir strateji gerektirir.
Özellikle;
- Yoksulluk nafakasının süresiz olması riskine karşı doğru savunma yapmak,
- Nafaka artırım davalarında reel enflasyonun üzerinde artış sağlamak,
- Ödenmeyen nafakalar için hapis cezası sürecini hatasız yürütmek (Süreleri kaçırmamak)
için uzman bir boşanma ve icra avukatı ile çalışmak, hem maddi hem de manevi hak kaybına uğramamanız açısından elzemdir.
Yasal Uyarı: Bu içerik, Türk Medeni Kanunu ve İcra İflas Kanunu’nun uygulamaları çerçevesinde bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Hukuki tavsiye niteliğinde değildir. Her dava dosyası kendine özgü detaylar içerir.
