Trafik, milyonlarca insanın her gün paylaştığı, kurallara uyumun hayati önem taşıdığı bir sosyal alandır. Bu alanda bireysel hataların veya sorumsuzlukların doğurabileceği yıkıcı sonuçları engellemek amacıyla hukuk sistemi, sadece kazaların sonuçlarını değil, kazalara yol açma potansiyeli taşıyan tehlikeli davranışları da cezalandırmayı hedefler. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 179. maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu, bu önleyici yaklaşımın en somut örneğidir.
Bu suç, bir kaza veya yaralanma meydana gelmese dahi, sadece trafik güvenliğini riske atacak belirli tehlikeli eylemlerin gerçekleştirilmesiyle oluşur. Alkollü araç kullanmaktan tehlikeli manevralara (makas atma gibi) kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan bu suç, genellikle idari para cezalarıyla karıştırılsa da, adli sicile işleyen ve hapis cezası öngören ciddi bir ceza davası konusudur.
Suçun Hukuki Niteliği: Bir “Soyut Tehlike” Suçu
TCK 179’u anlamak için öncelikle onun bir “soyut tehlike suçu” olduğunu kavramak gerekir. Ceza hukukunda suçlar, “zarar” ve “tehlike” suçları olarak ikiye ayrılır. Zarar suçlarında (kasten öldürme gibi), kanunun aradığı somut bir sonucun (ölüm) meydana gelmesi gerekir. Tehlike suçlarında ise, bir zararın doğması şart değildir; sadece bir hak veya menfaat için tehlikeli bir durumun yaratılması suçun oluşması için yeterlidir. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, bu tehlike suçlarının en tipik örneklerindendir. Yani, 1.00 promil üzerinde alkollü olarak araç kullanan bir sürücü, hiçbir trafik kuralını ihlal etmeden ve kimseye zarar vermeden evine varmış olsa bile, sırf o halde direksiyon başına geçtiği için bu suçu işlemiş sayılır. Kanun, burada fiilen bir kaza olmasını beklemeden, tehlikenin kendisini cezalandırmaktadır. Bu, suçun önleyici (profilaktik) karakterini ortaya koyar.
TCK 179 Kapsamındaki Farklı Suç Tipleri
TCK 179. madde, kendi içinde üç farklı fıkrada, üç ayrı tehlikeli eylemi suç olarak tanımlamaktadır. Bu eylemlerden herhangi birinin işlenmesi, suçun oluşması için yeterlidir.
1. Ulaşım Altyapısına Müdahale (TCK 179/1)
Maddenin ilk fıkrası, trafik altyapısını hedef alan eylemleri cezalandırır. Buna göre, trafik işaretlerini değiştirmek, kullanılmaz hale getirmek, trafik güvenliği için konulmuş işaretleri kaldırmak veya yerlerini değiştirmek, demiryolu veya havayolu ulaşımını tehlikeye sokacak eylemlerde bulunmak bu suçu oluşturur. Örneğin, bir “Dur” levhasını sökmek, viraj işaretini kaldırmak veya demiryolu raylarına kasıtlı olarak bir engel koymak bu fıkra kapsamında değerlendirilir. Bu eylemlerin cezası bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasıdır.
2. Tehlikeli Şekilde Araç Sevk ve İdare Etme (TCK 179/2)
Bu fıkra, halk arasında “trafik canavarlığı” olarak tabir edilen, doğrudan sürüş davranışlarına odaklanan eylemleri cezalandırır. Buna göre, “ulaşım araçlarını, kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi” bu suçu işlemiş olur. Bu suçun oluşması için basit bir trafik kuralı ihlali (hız sınırını biraz aşmak gibi) yeterli değildir. Sürüşün, başkaları için somut ve ciddi bir tehlike yaratacak boyutta olması gerekir. Yargıtay kararlarında bu kapsama giren eylemlere örnek olarak şunlar gösterilmektedir:
- Yoğun trafikte araçların arasından slalom yaparak (makas atarak) ilerlemek.
- Şehir içinde veya otoyolda “drift” yaparak lastik yakmak.
- Trafiğe açık yolda başka bir araçla yarışmak.
- Ters yönde veya kaldırımda ısrarla araç kullanmak.
Bu fiili işleyen kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
3. Güvenli Sürüş Yeteneğini Kaybederek Araç Kullanma (TCK 179/3)
Bu, TCK 179’un en sık uygulanan ve en çok bilinen halidir. Bu fıkra, sürücünün, belirli nedenlerle aracı güvenli bir şekilde yönetme yeteneğini kaybetmiş olmasına rağmen direksiyon başına geçmesini cezalandırır. Bu nedenler şunlardır:
- Alkol Etkisinde Araç Kullanma: En yaygın uygulama alanıdır. Ancak burada Karayolları Trafik Kanunu (KTK) ile TCK arasında çok önemli bir ayrım vardır. KTK’ya göre hususi araç sürücüleri için 0.50 promil, ticari araç sürücüleri için ise 0.20 promil alkol sınırı vardır ve bu sınırı aşanlara idari para cezası ile ehliyete el koyma yaptırımı uygulanır. TCK 179/3’ün, yani ceza davasının konusu olabilmesi için ise Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile belirlenmiş bir sınır vardır: 1.00 promil. Bir sürücünün kanında 1.00 promil üzerinde alkol tespit edilmesi halinde, kişinin aracı “emniyetli bir şekilde idare edemeyecek” durumda olduğu kabul edilir ve hakkında hem idari işlem yapılır hem de savcılık tarafından ceza soruşturması başlatılır.
- Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Etkisinde Araç Kullanma: Alkolün aksine, uyuşturucu ve uyarıcı maddeler için sıfır tolerans ilkesi geçerlidir. Sürücünün kanında veya idrarında herhangi bir uyuşturucu madde tespit edilmesi, promil veya miktar ne olursa olsun, doğrudan TCK 179/3’ün ihlali sayılır.
- “Başka Bir Nedenle”: Kanun, bu ifadeyle alkol ve uyuşturucu dışındaki durumları da kapsama almıştır. Örneğin, çok ağır bir gribal enfeksiyon için bilinci bulandıran bir ilaç alan, narkolepsi (ani uyku nöbeti) hastası olan veya günlerce uykusuz kalarak direksiyon başında uyuyakalma riski taşıyan bir tır şoförünün bu halde araç kullanması da bu fıkra kapsamında değerlendirilebilir.
Bu fıkradaki suçu işleyenler, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
Alkol Seviyesi (Hususi Araç) | Yaptırım Türü | Dayanak Kanun | Sonuç |
---|---|---|---|
0.50 – 1.00 Promil Arası | İdari Yaptırım | Karayolları Trafik Kanunu (KTK) | İdari Para Cezası + Ehliyete El Koyma (En az 6 ay) |
1.00 Promil ve Üzeri | Adli Suç (Ceza Davası) + İdari Yaptırım | Türk Ceza Kanunu (TCK 179/3) + KTK | 3 Aydan 2 Yıla Kadar Hapis Cezası Yargılaması + İdari Para Cezası + Ehliyete El Koyma |
Suçun Manevi Unsuru ve Olası Bir Kaza Durumunda Sonuçlar
Bir fiilin suç sayılabilmesi için, failin bu fiili işlerken sahip olduğu zihinsel durum, yani “manevi unsur” büyük önem taşır. Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun TCK 179/2 (tehlikeli sürüş) ve TCK 179/3 (güvenli sürüş yeteneğini kaybederek araç kullanma) bentleri, genel kast ile işlenebilen suçlardır. Bu, failin tehlikeli bir şekilde araç kullandığının veya alkol/uyuşturucu nedeniyle güvenli sürüş yeteneğine sahip olmadığının bilincinde olması ve bu şekilde araç kullanmayı bilerek ve isteyerek tercih etmesi gerektiği anlamına gelir. Failin bir kazaya neden olma amacı taşıması şart değildir; tehlikeli eylemin kendisini bilerek yapması suçun oluşması için yeterlidir.
Olası Bir Kaza Durumunda Ne Olur?
TCK 179, bir “soyut tehlike” suçu olduğundan, genellikle ortada bir kaza veya yaralanma yokken uygulanır. Peki, TCK 179’u ihlal eden bir sürücü (örneğin 1.50 promil alkollü bir sürücü) bir kazaya karışır ve birinin yaralanmasına veya ölümüne neden olursa ne olur? Bu durumda ceza hukukunun “fikri içtima” kuralı devreye girer. Bu kurala göre, fail işlediği tek bir fiil ile birden fazla suçun oluşmasına neden olursa, en ağır cezayı gerektiren suçtan sorumlu tutulur.
Dolayısıyla, alkollü veya tehlikeli bir şekilde araç kullanarak birinin yaralanmasına neden olan sürücü, artık TCK 179’dan değil, TCK 89’da düzenlenen ve çok daha ağır yaptırımlar içeren “Taksirle Yaralama” suçundan yargılanır. Eğer birisi ölürse, TCK 85’teki “Taksirle Öldürme” suçundan yargılanır. Ancak burada kritik bir nokta vardır: Failin alkollü veya uyuşturucu madde etkisinde olması ya da tehlikeli sürüş yapması, bu yaralama veya öldürme suçlarının “bilinçli taksirle” işlenmiş hali olarak kabul edilir. Bilinçli taksir ise, bu suçların temel haline göre cezanın önemli ölçüde (üçte birden yarısına kadar) artırılmasını gerektiren bir nitelikli haldir. Kısacası, TCK 179’daki eylem, daha ağır bir suçun nitelikli hali haline gelerek failin cezasını ciddi şekilde artırır.
Yaptırımlar ve Yargılama Süreci
Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun yaptırımları, sadece hapis cezasından ibaret değildir ve yargılama süreci belirli usullere tabidir.
Cezalar ve Diğer Güvenlik Tedbirleri
TCK 179’da tanımlanan suçlar için öngörülen hapis cezaları şöyledir:
- TCK 179/1 (Altyapıya Müdahale): 1 yıldan 6 yıla kadar hapis.
- TCK 179/2 (Tehlikeli Sürüş): 3 aydan 2 yıla kadar hapis.
- TCK 179/3 (Güvenli Sürüş Yeteneğini Kaybetme): 3 aydan 2 yıla kadar hapis.
Mahkeme, hapis cezasının yanı sıra, bir güvenlik tedbiri olarak failin sürücü belgesinin geçici veya sürekli olarak geri alınmasına da karar verebilir. Ayrıca, bu suçtan mahkumiyet, kişinin adli sicil kaydına (sabıka kaydına) işlenir.
Kavram | Açıklama |
---|---|
Görevli Mahkeme | Asliye Ceza Mahkemesi |
Şikayet Durumu | Şikayete tabi değildir. Savcılık, suçu öğrendiğinde re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır. |
Uzlaşma | Bu suç tipi, uzlaşma kapsamında değildir. |
Uygulamada Sık Karşılaşılan Durumlar
Bu suçla ilgili adli süreçlerde, sürücülerin sıkça karşılaştığı bazı durumlar ve bu durumlara ilişkin hukuki gerçekler şunlardır:
- Alkolmetreyi Üflemeyi Reddetme: Sürücünün alkolmetreyi üflemeyi reddetmesi, KTK uyarınca ayrı bir idari yaptırım konusudur ve cezası daha ağırdır (daha yüksek para cezası ve 2 yıl ehliyete el koyma). Ancak bu reddediş, cezai süreci engellemez. Polis, üflemeyi reddeden sürücüyü en yakın adli tıp birimine veya sağlık kuruluşuna götürerek kan örneği alınmasını sağlamakla yükümlüdür. Yani, kan tahlili ile promil tespiti yine de yapılır.
- Adli Kontrol ve Tutuklama: Genellikle sadece TCK 179/3 (1.00 promil üstü) ihlali nedeniyle bir sürücünün tutuklanması beklenmez. Ancak, kişinin kaçma şüphesi varsa, promil seviyesi aşırı yüksekse veya aynı eylemle birlikte bir yaralanmalı/ölümlü kazaya sebebiyet vermişse, savcının talebiyle Sulh Ceza Hakimliği tarafından “adli kontrol” tedbirleri (imza atma, yurt dışı çıkış yasağı gibi) veya “tutuklama” kararı verilebilir.
Sonuç
Sonuç olarak, Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu (TCK 179), modern toplumun en büyük risk alanlarından biri olan karayolu trafiğinde, kamunun can ve mal güvenliğini proaktif bir şekilde korumayı amaçlayan hayati bir ceza normudur. Bu suç, “bana bir şey olmaz” anlayışıyla hareket etmenin, sadece bir trafik kabahati değil, aynı zamanda topluma karşı işlenmiş bir suç olduğunu açıkça ortaya koyar.
Özellikle alkollü araç kullanımında Yargıtay tarafından belirlenen 1.00 promil sınırının, bir idari yaptırım ile ciddi bir ceza davası arasındaki keskin çizgiyi oluşturduğu her sürücü tarafından bilinmelidir. Bir kaza yaşanmamış olması, bu suçun oluşmadığı anlamına gelmez; tehlikenin varlığı tek başına yeterlidir. Trafikte direksiyon başına geçen her sürücünün, sadece kendi hayatından değil, aynı zamanda yoldaki diğer tüm insanların hayatından da sorumlu olduğu bilinciyle hareket etmesi, bu suçun işlenmesini önleyecek en temel güvencedir.