Bireyin en temel haklarından biri, geleceğe yönelik bir korku, kaygı ve endişe duymadan, özgür iradesiyle hayatını sürdürebilmesidir. Kişinin bu iç huzurunu ve güvenlik duygusunu hedef alan, onu gelecekte ağır ve haksız bir zarara uğratılacağı beyanıyla korkutan eylemler, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 106. maddesinde tehdit suçu olarak tanımlanmıştır.
Tehdit, sadece söylenmiş boş bir sözden ibaret değildir; mağdurun iradesi üzerinde bir baskı kuran, onu belirli bir şekilde davranmaya veya davranmamaya itebilen, özgürlüğünü kısıtlayan ciddi bir haksızlıktır. Kanun koyucu, bu suçun mağdur üzerinde yarattığı psikolojik etkiyi ve toplumsal tehlikeyi göz önünde bulundurarak, tehdidin yöneldiği hukuki değere (cana mı, mala mı yönelik olduğu) ve işleniş biçimine göre farklı yaptırımlar öngörmüştür.
Tehdit Suçunun Hukuki Niteliği ve Korunan Değer
Tehdit suçu, TCK’nın “Hürriyete Karşı Suçlar” bölümünde yer alır. Bu, kanunun bu suçla korumak istediği temel hukuki değerin, kişinin malvarlığından ziyade iç huzuru, irade özgürlüğü ve güvenlik duygusu olduğunu gösterir. Tehdit suçunun oluşması için, failin tehdit ettiği eylemi gerçekleştirmesi veya gerçekleştirmeye niyetli olması dahi şart değildir. Suçun tamamlanması için, tehdidin mağdur üzerinde ciddi bir korku ve endişe yaratmaya elverişli olması yeterlidir. Bu nedenle tehdit, bir “tehlike suçu”dur; yani zararın (saldırının gerçekleşmesinin) meydana gelmesi aranmaz, sadece o zararın meydana geleceği tehlikesinin yaratılması cezalandırılır.
Tehdit Suçunun Maddi Unsurları
Bir söz veya davranışın TCK 106 kapsamında bir suç olarak kabul edilebilmesi için belirli unsurları taşıması gerekir.
Fiil: Ağır ve Haksız Bir Zarara Uğratılacağının Bildirilmesi
Suçun eylem unsuru, bir kimseye gelecekte kendisine veya bir yakınına yönelik ağır ve haksız bir saldırı gerçekleştirileceğinin bildirilmesidir. Bu bildirimin taşıması gereken özellikler şunlardır:
- Ciddi ve Korkutucu Olmalı: Tehdidin, mağdur üzerinde objektif olarak korku ve endişe yaratabilecek bir ciddiyete sahip olması gerekir. Açıkça şaka olduğu anlaşılan veya gerçekleşmesi imkansız olan sözler (örneğin “seni uzaya fırlatırım”) tehdit suçunu oluşturmaz.
- Geleceğe Yönelik Olmalı: Tehdit, gelecekte yapılacak bir saldırıyı içermelidir. O anda devam eden bir saldırı, tehdit değil, duruma göre yaralama veya başka bir suçtur.
- Haksız Bir Saldırı İçermeli: Bildirilen eylemin hukuka aykırı olması gerekir. Bir avukatın borçluya “borcunu ödemezsen hakkında yasal icra takibi başlatacağım” demesi, yasal bir hakkın kullanılacağı bildirimi olduğu için tehdit suçunu oluşturmaz.
Bu bildirim sözle, mektupla, mesajla, telefonla veya hatta bir işaret veya davranışla dahi yapılabilir.
Tehdidin Konusuna Göre Ayrım: Basit Tehdit (TCK 106/1)
Kanun, suçun basit halini, tehdidin yöneldiği değere göre ikiye ayırmış ve bunlar için farklı cezalar ve soruşturma usulleri öngörmüştür.
1. Cana, Vücut veya Cinsel Dokunulmazlığa Yönelik Tehdit
Bu, basit tehdidin daha ağır olan ve daha ciddi kabul edilen şeklidir. Fail, mağdurun veya bir yakınının;
- Hayatına (“Seni öldüreceğim”, “Bu işin sonu ölüm olur”),
- Vücut dokunulmazlığına (“Kemiklerini kırarım”, “Yüzünü kezzapla yakarım”),
- Veya cinsel dokunulmazlığına (“Sana tecavüz ederim”)
yönelik bir saldırı gerçekleştireceğini bildirdiğinde bu suç oluşur. Bu suçun cezası altı aydan iki yıla kadar hapis cezasıdır. En önemli özelliği ise, kamu düzenini daha ciddi şekilde bozduğu kabul edildiğinden, soruşturulmasının re’sen (kendiliğinden) yapılmasıdır. Yani mağdur şikayetçi olmasa veya şikayetini geri çekse bile kamu davası devam eder.
2. Malvarlığına veya Diğer Kötülüklere Yönelik Tehdit
Bu, basit tehdidin daha hafif olan şeklidir. Bu durumda fail, mağduru malvarlığı itibarıyla “büyük bir zarara” uğratacağını veya ona “sair bir kötülük” yapacağını bildirir.
- Malvarlığına Yönelik Tehdit: Tehdidin konusunun, mağdurun malvarlığında “büyük” bir zarara yol açacak nitelikte olması gerekir. “Arabını yakarım”, “İşyerini kundaklarım” gibi tehditler bu kapsama girer. “Saksını kırarım” gibi küçük bir zararı içeren tehditler genellikle bu suçu oluşturmaz.
- Sair Bir Kötülük Edeceğinden Bahisle Tehdit: Bu, yukarıdaki kategorilere girmeyen diğer tüm tehditleri kapsayan bir “torba hüküm”dür. Örneğin, “Seni ailene rezil ederim”, “Bu sırrını herkese anlatırım”, “Seni işten attırırım” gibi tehditler bu kapsamda değerlendirilir.
Bu suçun cezası, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adli para cezasıdır. Hakim, hapis veya para cezasından birini tercih edebilir. En önemli özelliği ise, soruşturulmasının mutlaka mağdurun şikayetine bağlı olmasıdır. Mağdur, fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayette bulunmazsa, failin cezalandırılması mümkün olmaz.
Basit Tehdit Suçunun İki Hali
Tehdidin Yöneldiği Değer Ceza Soruşturma Usulü Yaşam, Vücut Bütünlüğü, Cinsel Dokunulmazlık 6 Aydan 2 Yıla Kadar Hapis Re’sen (Şikayete Bağlı Değil) Malvarlığı (Büyük Zarar) veya Diğer Kötülükler 6 Aya Kadar Hapis veya Adli Para Cezası Şikayete Bağlı
Nitelikli Tehdit Suçu (TCK 106/2): Cezayı Artıran Haller
Kanun koyucu, bazı tehdit eylemlerini, yarattığı korkunun ve tehlikenin daha yoğun olması nedeniyle “nitelikli hal” olarak kabul etmiş ve bu durumlar için çok daha ağır bir ceza öngörmüştür. Tehdidin aşağıda sayılan şekillerde işlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu nitelikli hallerin varlığı durumunda, tehdidin cana mı yoksa mala mı yönelik olduğunun bir önemi kalmaz; tüm bu haller re’sen (kendiliğinden) soruşturulur.
Cezayı ağırlaştıran bu nitelikli haller şunlardır:
- a) Silahla İşlenmesi: Tehdidin, bir silah gösterilerek, silahla ateş edilerek veya sadece “seni silahla vururum” gibi silahın varlığından bahsedilerek yapılmasıdır. TCK uygulamasında “silah” kavramı geniştir; tabanca ve bıçağın yanı sıra, saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli her türlü alet (sopa, tornavida, şişe vb.) silah sayılabilir. Silahın varlığı, tehdidin ciddiyetini ve mağdur üzerindeki korkuyu artırır.
- b) Kişinin Kendisini Tanınmayacak Bir Hale Koyması Suretiyle, İmzasız Mektupla veya Özel İşaretlerle İşlenmesi: Bu hal, failin kimliğini gizleyerek tehditte bulunmasıdır. Yüzünü maskeyle kapatarak, telefonla sesini değiştirerek, kapının önüne imzasız bir tehdit mektubu veya korkutucu bir işaret (örneğin bir mermi) bırakarak yapılan tehditler bu kapsama girer. Failin kimliğinin belirsiz olması, mağdurun endişesini ve güvensizlik hissini artırdığı için nitelikli hal kabul edilmiştir.
- c) Birden Fazla Kişi Tarafından Birlikte İşlenmesi: Tehdidin, en az iki veya daha fazla kişi tarafından ortak bir iradeyle gerçekleştirilmesidir. Mağdurun karşısında tek bir kişi yerine bir grubun olması, onun direncini ve kendini savunma imkanını azalttığı için ceza ağırlaştırılmıştır.
- d) Var Olan veya Var Sayılan Suç Örgütlerinin Oluşturduğu Korkutucu Güçten Yararlanılarak İşlenmesi: Failin, kendisinin veya arkasında bir suç örgütünün olduğu imajını yaratarak tehditte bulunmasıdır. “Seni mafyaya havale ederim” veya “X örgütü adıyla konuşuyorum, bu işi yapacaksın” gibi ifadeler bu duruma örnektir. Burada, örgütün gerçekte var olması veya failin o örgüte üye olması şart değildir; mağdurun zihninde böyle bir korkutucu gücün var olduğu izlenimini yaratmak yeterlidir.
Tehdit ve Şantaj Suçu Arasındaki Fark
Tehdit suçu, çoğu zaman şantaj suçu ile karıştırılır. Her ikisinde de bir “korkutma” unsuru olsa da, aralarındaki amaç farkı, iki suçu birbirinden tamamen ayırır.
- Tehdit Suçunda Amaç: Failin temel amacı, mağdurun iç huzurunu bozmak, onda korku ve kaygı yaratmaktır. Eylem, tehdidin kendisiyle tamamlanır. Yapısı şöyledir: “Sana X kötülüğünü yapacağım.”
- Şantaj Suçunda Amaç: Failin amacı sadece korkutmak değil, bu korkuyu bir araç olarak kullanarak mağduru bir şey yapmaya, yapmamaya veya kendisine haksız bir menfaat sağlamaya zorlamaktır. Tehdit, bir amaca ulaşmak için kullanılan bir araçtır. Yapısı şöyledir: “Eğer sen Y’yi yapmazsan, ben de sana Z kötülüğünü yapacağım.”
Kısacası, tehdit doğrudan bir saldırı bildirimi iken, şantaj koşullu bir tehdit yoluyla iradeye müdahaledir.
Kavram | Açıklama |
---|---|
Görevli Mahkeme | Suçun basit ve nitelikli tüm hallerinde Asliye Ceza Mahkemesi görevlidir. |
Şikayet ve Uzlaşma | Cana yönelik basit tehdit (TCK 106/1-c.1) ve tüm nitelikli tehdit halleri (TCK 106/2) şikayete bağlı değildir ve uzlaşma kapsamında değildir. Mala yönelik basit tehdit (TCK 106/1-c.2) ise şikayete bağlıdır ve uzlaşma kapsamındadır. |
Sonuç
Sonuç olarak, tehdit suçu, sadece söylenen kötü sözleri değil, bireyin en temel haklarından olan güvenlik içinde ve korkudan uzak yaşama hakkını koruyan önemli bir ceza normudur. Kanun, bir insanın bir başkasının hayatını, geleceğini ve huzurunu belirsizliğe sokan, iradesini baskı altına alan söz ve davranışlarını yaptırımsız bırakmamıştır.
Tehdidin yöneldiği değerin kutsallığına (can ve vücut bütünlüğü) veya işleniş biçiminin tehlikesine (silah, grup, anonimlik) göre cezanın ve soruşturma usulünün ağırlaştırılması, hukuk sisteminin bu suça ne kadar ciddiyetle yaklaştığını göstermektedir. Bir tehdide maruz kalmak, hafife alınacak bir durum değildir ve mağdurların, durumu derhal adli makamlara bildirerek yasal koruma talep etme hakları her zaman mevcuttur.