İnsan, sosyal bir varlık olarak toplum içinde yaşar ve bu yaşamın temelini, bireylerin karşılıklı olarak birbirlerinin kişilik haklarına saygı duyması oluşturur. Bu kişilik haklarının en önemlilerinden biri, kişinin toplum nezdindeki değeri, itibarı ve özsaygısını ifade eden onur, şeref ve saygınlığıdır. Bir kişinin bu değerlerine yönelik, onu küçük düşürmeye, rencide etmeye veya toplum gözünde değersizleştirmeye matuf her türlü haksız saldırı, ceza hukukumuzda özel bir suç tipi olarak düzenlenmiş ve “Hakaret Suçu” olarak adlandırılmıştır. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. ila 131. maddeleri arasında, “Şerefe Karşı Suçlar” başlığı altında yer alan bu suç tipi, ifade özgürlüğünün sınırlarının nerede bittiğini ve bir başkasının kişilik haklarına saldırının nerede başladığını çizen en temel hukuki düzenlemedir.
Günlük hayattaki basit bir tartışmadan, sosyal medyadaki hararetli bir polemiğe, bir mahkeme salonundaki iddialardan, bir siyasetçiye yönelik eleştirilere kadar sayısız durumda karşımıza çıkan hakaret suçu, neyin “ağır eleştiri”, neyin “kaba söz” ve neyin hukuken “hakaret” olarak kabul edileceği konusunda karmaşık ve hassas ayrımlar içerir. Bir sözün veya davranışın hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığı; söylendiği bağlama, tarafların kimliğine, sözün niteliğine ve Yargıtay’ın yıllar içinde oluşturduğu zengin içtihat birikimine göre değerlendirilir. Bu suçun basit hali şikayete bağlıyken, kamu görevlisine karşı işlenmesi gibi nitelikli halleri re’sen soruşturulur ve daha ağır yaptırımlar gerektirir. Ayrıca, teknolojinin gelişmesiyle birlikte internet, sosyal medya ve diğer iletişim araçları üzerinden işlenen hakaret suçları da özel hukuki sorunları beraberinde getirmektedir.
Bu son derece kapsamlı hukuki analizde, hakaret suçunu tüm yönleriyle derinlemesine mercek altına alacağız. Hakaretin hukuki tanımını, hangi söz ve davranışların hakaret suçunu oluşturduğunu, hangi ifadelerin “beddua” veya “kaba söz” olarak kabul edilip suç kapsamı dışında kaldığını, suçun huzurda ve gıyapta işlenmesi arasındaki temel farkı, internet ve sosyal medya üzerinden işlenen hakaretin özelliklerini, kamu görevlisine, Cumhurbaşkanına ve kurul halindeki kamu görevlilerine karşı işlenen nitelikli halleri, haksız tahrik ve karşılıklı hakaret gibi ceza indirim veya cezasızlık nedenlerini, şikayet ve zamanaşımı sürelerini, yargılama sürecini ve bu suçla ilgili en sık sorulan soruları, güncel mevzuat ve Yargıtay’ın yol gösterici içtihatları ışığında tüm detaylarıyla ele alacağız.
1. Hakaret Suçu Nedir? Hukuki Tanımı, Unsurları ve Korunan Değer
TCK’nın 125. maddesi, hakaret suçunu iki temel hareket biçimiyle tanımlar:
TCK Madde 125/1: “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır…”
Bu tanımdan anlaşılacağı üzere, suçun temel amacı, kişilerin toplum içindeki manevi değeri olan şerefini (dışsal onur) ve kişinin kendi gözündeki değeri olan özsaygısını (içsel onur) korumaktır. Suçun oluşabilmesi için, bir söz veya davranışın bu iki değerden birini veya her ikisini birden rencide etme potansiyeline sahip olması gerekir.
Hakaret Suçunun İşleniş Biçimleri:
- Somut Bir Fiil veya Olgu İsnat Etmek: Bu, belirli, kanıtlanabilir veya araştırılabilir bir eylemi kişiye yükleyerek onun onurunu zedelemektir. İsnat edilen fiilin suç teşkil etmesi gerekmez. Önemli olan, isnadın kişinin şeref ve saygınlığını zedeleyici nitelikte olmasıdır.
- Örnekler: “Ali, işyerinden malzeme çalıyor.” (Hırsızlık isnadı), “Fatma, sınavda kopya çekti.” (Sahtekarlık isnadı), “Bu yönetici, işe alımlarda adam kayırıyor.” (Ayrımcılık isnadı).
- İspat Hakkı (TCK m. 127): Bu tür isnatlarda, eğer isnat edilen fiil kamu yararına bir konuyla ilgiliyse ve ispatında kamu yararı varsa, isnatta bulunan kişiye bu iddiasını ispatlama hakkı tanınır. Eğer iddia ispatlanırsa, hakaret suçu oluşmaz. Ancak, bir kişiye geçmişte işlediği ve kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunan bir suçu hatırlatmak (örneğin, sabıkalı birine “sen hırsızsın” demek) ispat hakkı kapsamında değildir ve hakaret suçunu oluşturur.
- Sövmek Suretiyle Hakaret: Bu, suçun en yaygın şeklidir. Herhangi bir somut olguya dayanmayan, genel ve soyut nitelikteki aşağılayıcı, küçültücü ve onur kırıcı ifadelerle kişinin değer yargılarına saldırmaktır.
- Örnekler: Kişiye “şerefsiz”, “aptal”, “geri zekalı”, “ahlaksız”, “yavşak”, “fahişe” gibi yakıştırmalarda bulunmak. “Hayvan”, “köpek”, “eşek” gibi hayvan isimleriyle hitap etmek.
Önemli Not: Hakaret suçu sadece gerçek kişilere karşı işlenebilir. Bir şirkete, derneğe, vakfa veya herhangi bir tüzel kişiliğe yönelik hakaret, bu suçu oluşturmaz. Ancak, tüzel kişiliğin organlarını veya temsilcilerini oluşturan gerçek kişiler hedef alınırsa (“X şirketinin yöneticileri hırsızdır” gibi), bu durumda o kişilere karşı hakaret suçu oluşur.
2. Hangi Sözler Hakaret Sayılır, Hangileri Sayılmaz? Yargıtay’ın Kriterleri
Bir sözün hakaret olup olmadığı, her somut olayın bağlamına, söylendiği yere, zamana ve tarafların durumuna göre değişir. Yargıtay, bu konuda zengin bir içtihat birikimi oluşturmuştur.
Hakaret Olarak Kabul Edilen Sözler ve Davranışlar:
- Yukarıda sayılan klasik sövme ifadeleri (“şerefsiz”, “aptal”, “hayvan” vb.) her zaman hakaret kabul edilir.
- Kişinin fiziksel bir engeli veya özelliğini aşağılayıcı bir şekilde kullanmak (“kör herif”, “topal adam” vb.).
- Kişiye yönelik onur kırıcı el hareketleri yapmak (örneğin, orta parmak göstermek).
- Kişinin yüzüne tükürmek.
- Sadece sözle değil, yazılı (mektup, e-posta), görsel (karikatür) veya imalı bir şekilde de hakaret edilebilir.
Hakaret Olarak Kabul EDİLMEYEN Sözler ve Davranışlar:
- Kaba Hitap, Nezaketsiz ve Rahatsız Edici Sözler: Yargıtay, her türlü kaba veya nezaket dışı ifadenin hakaret suçunu oluşturmadığını belirtmektedir. “Terbiyesiz”, “saygısız”, “yalancı”, “lan/ulan”, “sen kimsin de bana bunu söylüyorsun” gibi ifadeler, genellikle hakaret değil, “kaba hitap” veya “ağır eleştiri” olarak kabul edilir.
- Beddua Nitelğindeki Sözler: Kişinin onurunu hedef almayan, daha çok ilenme niteliğindeki ifadeler hakaret sayılmaz. Örneğin, “Allah belanı versin”, “cehenneme kadar yolun var”, “Allah seni bildiği gibi yapsın” gibi sözler beddua kabul edilir.
- Eleştiri Hakkı: Anayasa ile güvence altına alınan ifade ve eleştiri özgürlüğü kapsamında kalan, sert de olsa bir kişiyi veya eylemini hedef alan değerlendirmeler hakaret değildir. Özellikle siyasetçiler, sanatçılar, gazeteciler gibi kamusal figürler, sıradan vatandaşlara göre daha ağır ve sert eleştirilere katlanmak zorundadır. Örneğin, bir siyasetçiye “bu ülkeyi kötü yönetiyorsun, politikaların yanlış” demek eleştiridir.
3. Hakaret Suçunun İşleniş Biçimleri ve Özel Haller
3.1. Huzurda ve Gıyapta Hakaret Ayrımı
- Huzurda (Yüze Karşı) Hakaret: Failin, hakaret içeren söz veya davranışını, mağdurun doğrudan duyabileceği, görebileceği veya algılayabileceği bir ortamda gerçekleştirmesidir. Tarafların aynı fiziki mekanda olması şart değildir. Telefon, video konferans, mektup, e-posta, SMS veya sosyal medya üzerinden doğrudan mağdura gönderilen bir ileti (mesaj) yoluyla işlenen hakaret de “huzurda” işlenmiş sayılır.
- Gıyapta (Yokluğunda) Hakaret: Mağdurun bulunmadığı bir ortamda, onun aleyhine hakaret edilmesi durumudur. Ancak, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için çok özel bir şart vardır: Fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek (paylaşılarak) işlenmesi gerekir. Bu, failin hakaret içeren sözü, en az üç farklı kişinin duyacağı veya öğreneceği şekilde söylemesi veya iletmesi anlamına gelir. Bu üç kişinin aynı anda aynı yerde olması gerekmez. Failin, söylediği sözün en az üç kişi tarafından öğrenileceğini bilmesi ve istemesi (ihtilat kastı) yeterlidir. Örneğin, üç kişinin bulunduğu bir WhatsApp grubuna hakaret içerikli bir mesaj göndermek, gıyapta hakaret suçunu oluşturur.
3.2. Hakaret Suçunun Nitelikli (Ağırlaştırıcı) Halleri (TCK m. 125/3-4-5)
Bazı durumlarda kanun, hakaret suçunun daha ağır bir şekilde cezalandırılmasını öngörmüştür. Bu hallerde cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
-
- Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Hakaret: Suçun, bir kamu görevlisine (polis, hâkim, öğretmen, doktor vb.) karşı ve onun yaptığı görev nedeniyle işlenmesi durumudur. Hakaretin, görevin ifası sırasında olması şart değildir; ancak görevle eylem arasında bir nedensellik bağı bulunmalıdır. Örneğin, kendisine trafik cezası yazan polise hakaret etmek bu kapsama girer. Bu nitelikli hal, şikayete tabi değildir ve re’sen soruşturulur.
– Dini, Siyasi, Sosyal İnanç ve Düşünceler Nedeniyle Hakaret: Kişinin, inancını, düşüncesini açıklamasından, değiştirmesinden veya dininin gereklerini yerine getirmesinden dolayı hakarete uğraması.
- Kişinin Mensup Olduğu Dine Göre Kutsal Sayılan Değerlerden Bahisle Hakaret.
- Aleniyet (TCK m. 125/4): Hakaretin, belirsiz sayıda kişi tarafından görülme, duyulma ve algılanma olasılığının bulunduğu bir ortamda (bir caddede bağırarak, bir televizyon programında, herkesin erişimine açık bir sosyal medya hesabında vb.) işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda bir oranında artırılır.
– Kurul Halinde Çalışan Kamu Görevlilerine Hakaret (TCK m. 125/5): Bir mahkeme heyetine, bir bilirkişi kuruluna veya bir sınav komisyonuna görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde, suç tüm üyelere karşı işlenmiş sayılır ve ceza, zincirleme suç hükümleri (TCK m. 43) uyarınca artırılır.
3.3. Cumhurbaşkanına Hakaret Suçu (TCK m. 299)
TCK, Cumhurbaşkanının şerefini korumak amacıyla özel bir suç tipi düzenlemiştir. Bu suçun cezası 1 yıldan 4 yıla kadar hapistir ve alenen işlenmesi halinde ceza altıda bir oranında artırılır. Bu suçun soruşturulması ve kovuşturulması, Adalet Bakanı’nın iznine tabidir.
4. Ceza İndirimi veya Cezasızlık Nedenleri (TCK m. 129)
Kanun, hakaret suçunun belirli durumlarda işlenmesi halinde faile ceza indirimi yapılmasına veya hiç ceza verilmemesine imkan tanıyan özel haksız tahrik hükümleri öngörmüştür.
-
- Haksız Bir Fiile Tepki Olarak Hakaret: Hakaret suçunun, kendisine karşı işlenmiş haksız bir fiile (sözleşmeyi ihlal, mala zarar verme vb.) tepki olarak işlenmesi halinde, faile verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
– Kasten Yaralama Suçuna Tepki Olarak Hakaret: Hakaretin, bir kasten yaralama eylemine (tokat atma, itme vb.) anlık bir tepki olarak işlenmesi halinde, faile hiç ceza verilmez.
– Karşılıklı Hakaret: Tarafların birbirlerine karşılıklı olarak hakaret etmeleri durumunda, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Hâkim, burada genellikle ilk haksız saldırıyı kimin başlattığını değerlendirir.
5. Soruşturma ve Yargılama Süreci
-
- Şikayet ve Zamanaşımı: Suçun temel hali (TCK 125/1-2) şikayete tabidir. Mağdur, fiili ve faili öğrendiği tarihten itibaren 6 ay içinde şikayette bulunmalıdır. Kamu görevlisine karşı işlenen nitelikli hal ise şikayete tabi değildir ve re’sen soruşturulur. Bu suçlar için genel dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
– Uzlaşma ve Önödeme: Hakaret suçunun temel hali (TCK 125/1) uzlaşma kapsamındadır. Soruşturma aşamasında dosya, tarafların anlaşması için bir uzlaştırmacıya gönderilir. İleti yoluyla işlenen hakaret (TCK 125/2) ise, kamu görevlisine karşı işlenmemişse önödeme kapsamındadır. Fail, savcılık tarafından belirlenen bir miktar parayı öderse hakkında kamu davası açılmaz.
– Görevli Mahkeme: Hakaret suçlarına bakmakla görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesi’dir.
– Tazminat Davası: Hakaret, aynı zamanda bir haksız fiil olduğu için, mağdurun ceza davasından bağımsız olarak, hukuk mahkemelerinde (Asliye Hukuk Mahkemesi) fail aleyhine manevi tazminat davası açma hakkı da bulunmaktadır.
Sonuç
Hakaret suçu, Anayasal bir hak olan ifade özgürlüğü ile yine Anayasal bir hak olan kişinin manevi bütünlüğünün korunması hakkı arasındaki hassas dengeyi kuran, modern toplumun en temel ceza normlarından biridir. Bir ifadenin nerede eleştiri sınırları içinde kaldığı, nerede kaba söze dönüştüğü ve nerede onur, şeref ve saygınlığa yönelik haksız bir saldırı halini alarak hakaret suçunu oluşturduğu, her somut olayın kendi dinamikleri içinde titizlikle değerlendirilmesini gerektirir. Teknolojinin gelişimiyle birlikte sosyal medya platformlarının birer “aleniyet” alanı haline gelmesi, bu suçun işlenmesini kolaylaştırmış ve hukuki sonuçlarını daha da ağırlaştırmıştır. Bu nedenle, bireylerin dijital veya gerçek hayattaki iletişimlerinde kullandıkları ifadelere özen göstermeleri, bir suçun mağduru olanların ise şikayet süreleri gibi kritik usul kurallarını kaçırmadan haklarını aramaları büyük önem taşır. Karmaşık unsurları, nitelikli halleri ve özel ceza indirim nedenleri bulunan bu suç tipiyle ilgili bir uyuşmazlıkla karşılaşıldığında, bir ceza avukatından profesyonel hukuki destek almak, sürecin en doğru ve adil şekilde yönetilmesi için vazgeçilmez bir gerekliliktir.