Evlilik birliği, tarafların karşılıklı sevgi, saygı, sadakat ve destek olma taahhüdü üzerine kurulu, hayatın en derin ve en anlamlı ortaklıklarından biridir. Ancak bu ortaklık, her zaman mutluluk ve huzur içinde sürmeyebilir. Eşlerden birinin diğerine karşı sergilediği, fiziksel bir temas içermeyen ancak ruh sağlığını, benlik saygısını ve kişilik onurunu hedef alan yıkıcı davranışlar, evlilik birliğini temelinden sarsabilir. Hukuk dilinde “duygusal şiddet” veya “manevi eziyet” olarak da adlandırılan bu durum, yani psikolojik şiddet, en az fiziksel şiddet kadar tahrip edici bir etkiye sahip olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) kapsamında geçerli ve önemli bir boşanma sebebidir. Hiç kimse, kendisini değersiz, yetersiz, korku içinde veya sürekli baskı altında hissettiren bir evliliği sürdürmek zorunda değildir.
Fiziksel şiddetin aksine, psikolojik şiddetin gözle görülür yaraları veya somut tıbbi raporları yoktur. Bu durum, onu daha sinsi, ispatı daha zor ve mağdur üzerindeki etkileri daha uzun süreli hale getirir. Sürekli aşağılama, hakaret, sosyal izolasyon, ekonomik baskı, tehdit ve kıskançlık krizleri gibi davranışlar, bir kişinin ruhsal bütünlüğünü yavaş yavaş kemirerek ortak hayatı çekilmez kılabilir. Bu nedenle, psikolojik şiddet nedeniyle boşanma davası açmayı düşünen bir eşin, bu soyut ve sübjektif görünen eylemleri mahkeme önünde nasıl somut delillerle kanıtlayabileceğini ve bu ispatın boşanmanın sonuçları (kusur, tazminat, nafaka, velayet) üzerindeki etkilerini bilmesi hayati önem taşımaktadır.
1. Psikolojik Şiddet Nedir? Hukuki Tanımı ve Kapsamı
Psikolojik şiddet, bir kişinin diğerine karşı sistematik olarak uyguladığı, duygusal ve ruhsal sağlığını hedef alan, benlik saygısını zedeleyen, korku, endişe ve çaresizlik hissi yaratan her türlü tutum ve davranıştır. Bu şiddet türü, fiziksel bir iz bırakmasa da mağdurun kişilik haklarına ağır bir saldırı niteliğindedir. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun da “şiddet” tanımı içinde psikolojik şiddete açıkça yer vererek, bu eylemlerin hukuki ciddiyetini vurgulamıştır.
Boşanma hukuku açısından bir davranışın psikolojik şiddet olarak kabul edilebilmesi için genellikle süreklilik ve sistematiklik unsurları aranır. Tek bir münferit tartışma veya kırıcı söz genellikle yeterli görülmezken, bu tür davranışların evlilik hayatının bir rutini haline gelmesi, durumu bir boşanma sebebi haline getirir.
Yargıtay Kararları Işığında Psikolojik Şiddet Sayılan Davranışlar
Yargıtay, binlerce boşanma davasında hangi eylemlerin psikolojik şiddet oluşturduğuna dair zengin bir içtihat birikimi oluşturmuştur. İşte bu kararlarda boşanma sebebi olarak kabul edilen bazı tipik psikolojik şiddet örnekleri:
- Sürekli Aşağılama ve Hakaret: Eşe karşı “aptal”, “beceriksiz”, “işe yaramaz” gibi küçük düşürücü sıfatlar kullanmak; ailesi, kökeni veya kültürü ile alay etmek; başkalarının yanında sürekli eleştirerek küçük düşürmek.
- Tehdit ve Korkutma: Eşi veya ailesini “seni öldürürüm”, “seni ailene rezil ederim”, “çocukları sana göstermem” gibi sözlerle tehdit etmek; evde korku atmosferi yaratacak davranışlarda bulunmak.
- Sosyal İzolasyon: Eşin ailesiyle, arkadaşlarıyla veya sosyal çevresiyle görüşmesini yasaklamak veya kısıtlamak; sürekli olarak kiminle, nerede olduğunu kontrol etmeye çalışmak; tek başına dışarı çıkmasına izin vermemek.
- Aşırı ve Baskıcı Kıskançlık: Sürekli olarak sadakatsizlikle suçlamak, asılsız ithamlarda bulunmak, giyimine, makyajına veya sosyal davranışlarına aşırı kısıtlamalar getirmek.
- Ekonomik Şiddet: Eşin çalışmasına izin vermemek, gelirine el koymak, temel ihtiyaçları için para vermemek veya sürekli hesap sormak, ailenin ekonomik durumu hakkında bilgi vermemek, eş adına borç yapmak.
- Duygusal İlgisizlik ve Yok Sayma: Eşin duygusal ihtiyaçlarını (sevgi, ilgi, şefkat) görmezden gelmek, onunla iletişimi tamamen kesmek, aynı evde bir yabancı gibi yaşamak, özel günleri (doğum günü, evlilik yıldönümü) kasıtlı olarak umursamamak.
- Çocukları Kullanmak: Çocukları diğer ebeveyne karşı kışkırtmak, “annen/baban yüzünden bu haldeyiz” gibi suçlayıcı ifadeler kullanmak, çocukları bir koz olarak kullanarak tehdit etmek.
- Kişisel Tercihlere ve Görünüşe Hakaret: Eşin fiziksel özellikleri (kilo, boy vb.) ile sürekli alay etmek (“domuz gibi oldun”, “zürafa gibisin” vb.), kişisel zevklerini ve tercihlerini küçümsemek.
2. Psikolojik Şiddet Hangi Boşanma Sebebidir? (TMK 166)
Türk Medeni Kanunu, boşanma sebeplerini “özel” ve “genel” olarak ikiye ayırır. Zina (TMK 161), hayata kast (TMK 162) gibi özel boşanma sebepleri, varlıkları kanıtlandığında hâkimin boşanmaya karar vermek zorunda olduğu mutlak sebeplerdir.
Psikolojik şiddet ise, kanunda tek başına özel bir boşanma sebebi olarak sayılmamıştır. Ancak bu, onun bir boşanma sebebi olmadığı anlamına gelmez. Psikolojik şiddet, TMK’nın 166. maddesinde düzenlenen “Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması” (uygulamadaki adıyla şiddetli geçimsizlik) adı verilen genel boşanma sebebinin en temel ve en sık karşılaşılan görünüm biçimidir.
TMK Madde 166/1-2:
“Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir. Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.”
Bu maddeye dayalı bir davada, davacı eşin ispatlaması gereken temel husus, davalı eşin psikolojik şiddet teşkil eden kusurlu davranışları nedeniyle, artık bu evliliği sürdürmesinin kendisinden objektif olarak beklenemeyecek derecede çekilmez hale geldiğidir. Yargıtay’ın yukarıda sayılan örnek davranışları boşanma sebebi olarak kabul etmesi, bu tür eylemlerin evlilik birliğini temelinden sarstığına dair yerleşik bir kabulün olduğunu göstermektedir.
3. Boşanma Davasında Psikolojik Şiddetin İspatı: En Kritik Aşama
Psikolojik şiddetin en zorlu yönü, soyut niteliği nedeniyle ispatıdır. Fiziksel şiddette bir darp raporu veya fotoğraf yeterli olabilirken, psikolojik şiddette deliller daha dolaylı ve yoruma açıktır. Ancak bu, ispatın imkansız olduğu anlamına gelmez. Davacı, iddialarını somutlaştırmak için her türlü hukuka uygun delili kullanabilir.
Kullanılabilecek Başlıca Deliller:
- 1. Tanık Beyanları: En önemli ve en sık başvurulan delildir. Tarafların aile üyeleri, arkadaşları, komşuları, iş arkadaşları ve hatta ortak çocuklar (pedagog eşliğinde ve yaşları uygunsa), eşler arasındaki ilişkiye, tartışmalara, aşağılayıcı sözlere, sosyal izolasyona veya diğer şiddet eylemlerine dair görgüye dayalı bilgilerini mahkemede anlatabilirler. Tanıkların beyanlarının birbiriyle tutarlı ve inandırıcı olması, davanın seyri açısından kritik önem taşır.
- 2. Mesajlaşmalar ve Sosyal Medya İçerikleri: WhatsApp yazışmaları, SMS’ler, e-postalar, sosyal medya (Facebook, Instagram vb.) üzerinden gönderilen hakaret, tehdit veya aşağılama içeren mesajlar, psikolojik şiddetin en güçlü yazılı delillerindendir. Önemli olan, bu delillerin hukuka uygun yollarla elde edilmiş olmasıdır. Eşin telefonunu gizlice karıştırarak veya hesabını hackleyerek elde edilen deliller hukuka aykırı kabul edilebilir. Ancak, eşin telefonunu veya bilgisayarını ortada açık bırakması sonucu tesadüfen görülen mesajlar genellikle hukuka uygun delil olarak değerlendirilir.
- 3. Ses ve Görüntü Kayıtları: Bu, en hassas delil türüdür. Kural olarak, bir kişinin konuşmalarını veya görüntüsünü gizlice kaydetmek TCK kapsamında bir suçtur ve bu yolla elde edilen delil hukuka aykırıdır. Ancak Yargıtay, çok istisnai durumlarda, kişinin kendisine veya ailesine karşı işlenmekte olan ve başka türlü ispatlanması mümkün olmayan bir suçu (örneğin, sistematik hakaret veya tehdit) kayda almasını, meşru müdafaa kapsamında değerlendirerek bu delillerin kullanılmasına izin verebilmektedir. Bu konuda bir avukata danışmadan hareket etmek son derece risklidir.
- 4. Banka Kayıtları ve Kredi Kartı Ekstreleri: Özellikle “ekonomik şiddetin” ispatında kullanılır. Eşin gelirine el konulduğunu, hiç para verilmediğini veya eş adına rızası dışında borçlanıldığını göstermek için bu kayıtlara başvurulabilir.
- 5. Psikolojik Destek Alındığına Dair Rapor ve Kayıtlar: Şiddet mağduru eşin, evlilik sürecinde yaşadığı baskı ve stres nedeniyle bir psikolog veya psikiyatristten destek aldığına dair raporlar, seans kayıtları veya faturalar, yaşadığı manevi çöküntüyü ve bunun kaynağını göstermesi açısından önemli birer dolaylı delildir.
- 6. Kolluk Kuvvetleri ve Savcılık Kayıtları: Eşler arasında daha önce yaşanan tartışmalar nedeniyle eve polis veya jandarma çağrılmışsa, bu olaylara ilişkin tutanaklar delil olarak dosyaya celbedilebilir. Yine, 6284 sayılı Kanun kapsamında daha önce alınmış bir uzaklaştırma (koruma tedbiri) kararı, şiddetin varlığına dair en güçlü resmi delillerden biridir.
4. Kanıtlanmış Psikolojik Şiddetin Hukuki Sonuçları
Psikolojik şiddetin mahkeme önünde kanıtlanması, sadece boşanma kararı verilmesini sağlamakla kalmaz, aynı zamanda boşanmanın diğer tüm sonuçlarını da doğrudan şiddet mağduru eş lehine etkiler.
4.1. Kusur Tespiti
Psikolojik şiddet uygulayan eş, mahkeme tarafından boşanmaya neden olan olaylarda “tam kusurlu” veya “ağır kusurlu” olarak tespit edilir. Bu kusur tespiti, aşağıdaki mali sonuçların temelini oluşturur.
4.2. Manevi Tazminat
Psikolojik şiddet, doğası gereği mağdurun kişilik haklarına (onur, şeref, saygınlık, ruhsal bütünlük) doğrudan bir saldırıdır. TMK 174/2 uyarınca, bu saldırıya uğrayan kusursuz veya daha az kusurlu eş, ağır kusurlu olan diğer eşten, yaşadığı manevi acı ve ızdırabın bir nebze olsun telafisi için uygun bir manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Bu tazminatın miktarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, şiddetin ağırlığı, süresi ve mağdur üzerindeki etkileri göz önüne alınarak hâkim tarafından takdir edilir.
4.3. Maddi Tazminat
Eğer psikolojik şiddet mağduru eş, boşanma nedeniyle mevcut veya beklenen bir maddi menfaatini kaybediyorsa (örneğin, eşinin maddi desteğinden yoksun kalacaksa), TMK 174/1 uyarınca kusurlu eşten maddi tazminat da talep edebilir.
4.4. Nafaka
Kusur durumu, özellikle yoksulluk nafakasını doğrudan etkiler. Boşanmada ağır kusurlu olduğu tespit edilen psikolojik şiddet faili eş, diğer eşten yoksulluk nafakası talep edemez. Buna karşılık, şiddet mağduru olan ve boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan kusursuz veya daha az kusurlu eş, diğer eşin mali gücü oranında süresiz olarak yoksulluk nafakası talep etme hakkına sahiptir.
4.5. Velayet
Velayet kararında mahkemenin önceliği daima çocuğun üstün yararıdır. Bir ebeveynin diğerine psikolojik şiddet uygulaması, onun kötü bir ebeveyn olduğu anlamına gelmese de, bu davranışların çocukların yanında sergilenmesi, çocuğun bu şiddete tanık olması veya doğrudan çocuğa da yöneltilmesi, velayet kararında şiddet uygulayan ebeveyn aleyhine çok güçlü bir delil teşkil eder. Mahkeme, çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişimini daha sağlıklı bir ortamda sürdürebileceği ebeveyne velayeti verme eğiliminde olacaktır.
Sonuç
Psikolojik şiddet, evlilik birliğini zehirleyen, mağdurun özgüvenini ve yaşam sevincini yok eden, sinsi ve yıkıcı bir şiddet türüdür. “Kol kırılır yen içinde kalır” anlayışının hukuk sisteminde bir karşılığı yoktur. Türk Medeni Kanunu, kimseyi onurunun, kişiliğinin ve ruhsal bütünlüğünün sistematik olarak zedelendiği bir evliliği sürdürmeye zorlamaz. Ancak bu durumun hukuken tanınması ve boşanmanın mali sonuçlarının adil bir şekilde tesis edilmesi, şiddetin varlığının somut ve hukuka uygun delillerle ispatlanmasına bağlıdır. Bu süreç, hem duygusal olarak son derece yıpratıcı hem de hukuki olarak teknik bilgi ve strateji gerektiren bir süreçtir. Bu nedenle, psikolojik şiddet nedeniyle evliliği çekilmez hale gelen bir kişinin, bu zorlu yolda yalnız yürümemesi, haklarını tam olarak öğrenmek, delillerini doğru bir şekilde toplamak ve mahkeme önünde kendini en güçlü şekilde savunabilmek için, sürecin en başından itibaren aile hukuku ve boşanma davaları alanında uzman bir avukattan profesyonel hukuki destek alması, atacağı en doğru ve en sağlıklı adımdır.