Adalet mekanizması, toplum düzeninin temel direğidir ve bu mekanizmanın doğru, etkin ve verimli bir şekilde işlemesi, devletin en temel görevlerinden biridir. Kolluk kuvvetleri, savcılıklar ve mahkemeler gibi adli makamların kaynakları sınırlıdır ve bu kaynakların gerçek suçlarla mücadeleye odaklanması esastır. Ancak, bazı durumlarda kişiler, çeşitli amaçlarla, aslında hiç işlenmemiş bir suçu sanki işlenmiş gibi göstererek adli makamları yanıltmaya ve gereksiz yere meşgul etmeye çalışabilirler. İşte bu tür eylemler, ceza hukukumuzda özel bir suç tipi olarak düzenlenmiş ve “Suç Uydurma Suçu” olarak adlandırılmıştır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 271. maddesinde, “Adliyeye Karşı Suçlar” başlığı altında yer alan bu suç, adalet sisteminin kaynaklarını boşa harcayan, soruşturma ve kovuşturma makamlarının enerjisini gerçek suçlardan alıp hayali olaylara yönelten ve bu suretle kamu düzenine zarar veren eylemleri cezalandırmayı amaçlar. Bu suç, genellikle kamuoyunda “iftira” suçu ile karıştırılsa da, aralarında çok temel ve keskin bir ayrım bulunmaktadır. İftira, masum bir kişiyi hedef alırken; suç uydurma suçu, doğrudan doğruya adalet sisteminin kendisini hedef alır.
1. Suç Uydurma Suçunun Hukuki Niteliği ve Korunan Değer
Her suç tanımı, ceza hukukunda belirli bir hukuki değeri korumayı amaçlar. TCK’nın 271. maddesinde düzenlenen suç uydurma suçunun “Adliyeye Karşı Suçlar” bölümünde yer alması, kanun koyucunun korumak istediği temel hukuki yararın ne olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu suçla korunan temel hukuki değer, “adli makamların saygınlığı ve adli faaliyetlerin etkinliğidir.”
Bir kişi, işlenmemiş bir suçu ihbar ettiğinde veya hayali bir suçun delillerini yarattığında, aslında birden fazla zarara yol açar:
-
- Adli Makamların Gereksiz Yere Meşgul Edilmesi: Polis, jandarma, savcılık gibi soruşturma birimleri, gerçekte var olmayan bir olayı araştırmak için zaman, personel ve kaynak harcamak zorunda kalır. Bu durum, bu kaynakların gerçek suç mağdurları ve gerçek suçlular için kullanılmasını engeller.
- Yargı Sistemine Güvenin Sarsılması: Sürekli olarak asılsız ihbarlarla meşgul edilen bir adalet sisteminin etkinliğine ve güvenilirliğine olan toplumsal inanç zedelenir.
– Kamu Düzeninin Bozulması: Asılsız bir cinayet veya gasp ihbarı, o bölgedeki halk arasında gereksiz bir panik, korku ve güvensizlik ortamı yaratabilir.
Dolayısıyla, bu suçun cezalandırılmasındaki temel amaç, bireysel bir mağduriyetten ziyade, bir bütün olarak adalet mekanizmasının işleyişini ve itibarını korumaktır.
2. Suç Uydurma Suçunun Maddi Unsuru: Eylemin Gerçekleşme Biçimleri
TCK 271. maddesi, bu suçun iki farklı seçimlik hareketle işlenebileceğini belirtmektedir. Failin bu iki hareketten birini gerçekleştirmesi, suçun maddi unsurunun oluşması için yeterlidir.
2.1. İşlenmemiş Bir Suçu İşlenmiş Gibi İhbar Etmek
Bu, suçun en yaygın ve en basit işleniş biçimidir. Burada fail, objektif olarak gerçekte hiç meydana gelmemiş bir suçu, sanki gerçekten yaşanmış gibi yetkili makamlara bildirmektedir.
Suçun Oluşması İçin Gerekli Şartlar:
-
- İhbar Edilen Suçun Hiç İşlenmemiş Olması: İhbarın konusu olan olayın (hırsızlık, gasp, cinayet vb.) gerçek dünyada hiçbir şekilde vuku bulmamış olması gerekir. Eğer bir suç işlenmiş ancak fail olayı abartarak veya niteliğini değiştirerek anlatmışsa, bu durum suç uydurma suçunu değil, duruma göre yalan tanıklık veya başka suçları oluşturabilir.
– Failin, Suçun İşlenmediğini Bilmesi: Bu, suçun manevi unsuruyla da yakından ilgilidir. Fail, ihbar ettiği olayın hayal ürünü veya yalan olduğunu kesin olarak bilmelidir. Eğer fail, samimi olarak bir suç işlendiğine inanıyor ancak yanılıyorsa (örneğin, gece duyduğu bir sesi silah sesi sanıp cinayet ihbarında bulunuyorsa), bu durumda kast unsuru olmadığından suç oluşmaz.
- İhbarın Yetkili Makamlara Yapılması: Asılsız ihbarın, o suçla ilgili soruşturma veya kovuşturma başlatma yetkisine sahip olan bir makama yapılması zorunludur. Bu makamlar; Cumhuriyet Başsavcılıkları, polis, jandarma, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya kanunen soruşturma yapma yetkisi olan diğer idari birimlerdir (örneğin, valilikler, kaymakamlıklar). Bir arkadaşına veya bir gazeteciye yalan bir suç hikayesi anlatmak bu suçu oluşturmaz.
Örnekler:
- Bir kişinin polisi arayarak, “Evim soyuldu!” diye asılsız ihbarda bulunması.
- Bir işletme sahibinin, rakibinin dükkanına bomba konulduğuna dair yalan bir ihbar yapması.
- Bir kişinin, savcılığa dilekçe vererek hiç gerçekleşmemiş bir dolandırıcılık olayının mağduru olduğunu iddia etmesi.
2.2. İşlenmeyen Bir Suçun Delil veya Emarelerini Uydurmak
Bu, suçun daha karmaşık ve planlı bir işleniş biçimidir. Fail, sadece sözlü bir ihbarda bulunmakla kalmaz, aynı zamanda adli makamları yanıltmak ve soruşturma başlatılmasını sağlamak amacıyla fiziksel bir düzenek veya sahte bir olay mahalli yaratır.
Suçun Oluşması İçin Gerekli Şartlar:
- Delil veya Emare Uydurma: Failin, sanki bir suç işlenmiş izlenimi verecek şekilde maddi ortamda değişiklikler yapması veya sahte izler yaratması gerekir.
- Soruşturma Yapılmasını Sağlayacak Biçimde Olması: Uydurulan delillerin, adli makamları harekete geçirecek ve bir soruşturma başlatmalarını gerektirecek ciddiyette ve nitelikte olması gerekir. Basit, inandırıcılıktan uzak bir düzenek bu suçu oluşturmayabilir.
Örnekler:
-
- Kuyumcuda çalışan birinin, zimmetindeki altınları kaybetmesi üzerine yakalanmaktan korkarak, iş yerinin kapı ve pencerelerini kırıp etrafı dağıtarak bir hırsızlık süsü vermesi.
- Sigortadan para alabilmek için arabasını bilerek bir uçurumdan aşağı atan ve sonrasında polise arabasının çalındığını ve kaza yapmış halde bulunduğunu bildiren kişi.
– Ailesinden para koparmak isteyen bir kişinin, kendi üzerine kırmızı boya dökerek, elbiselerini yırtarak ve kendini bir yere bağlayarak sanki bir gasp ve yaralama olayının mağduruymuş gibi bir senaryo yaratması.
3. Suçun Manevi Unsuru: Genel Kast
Suç uydurma suçu, sadece kasten işlenebilen bir suçtur. Taksirle (dikkatsizlik veya tedbirsizlik sonucu) işlenmesi mümkün değildir. Failin, bildirdiği suçun işlenmediğini veya uydurduğu delillerin sahte olduğunu bilmesi ve bu şekilde adli makamları yanıltmayı istemesi (genel kast) suçun oluşumu için yeterlidir.
Kanun, failin bu eylemi hangi saikle (amaçla) işlediğiyle ilgilenmez. Failin amacı intikam almak, sigortadan para koparmak, birinden kurtulmak veya sadece “şaka yapmak” olabilir. Saik ne olursa olsun, fail işlenmemiş bir suçu işlenmiş gibi göstermeyi bilerek ve isteyerek yapmışsa, suçun manevi unsuru oluşmuş sayılır.
4. En Kritik Ayrım: Suç Uydurma (TCK 271) vs. İftira (TCK 267)
Uygulamada bu iki suç sıklıkla birbirine karıştırılmaktadır. Ancak aralarındaki ayrım son derece nettir ve bir olayın hangi suçu oluşturduğunu belirlemek için hayati önem taşır. İki suç arasındaki temel fark, suç isnadının belirli bir kişiye yöneltilip yöneltilmediğidir.
Özellik | Suç Uydurma (TCK 271) | İftira (TCK 267) |
---|---|---|
Hedef | Adalet mekanizmasının kendisi. | Masum ve belirli bir kişi. |
İsnadın Niteliği | Hiç işlenmemiş soyut bir suç ihbar edilir. Fail belirtilmez veya “meçhul şahıs” denir. | Suç, belirlenebilir bir kişiye yüklenir. “Hırsızlığı Ahmet yaptı” denir. |
Korunan Hukuki Değer | Adliyenin etkinliği ve saygınlığı. | Adliyenin yanı sıra, asıl olarak iftiraya uğrayan kişinin şerefi, onuru ve lekelenmeme hakkı. |
Cezası | 3 yıla kadar hapis. | 1 yıldan 4 yıla kadar hapis (ve nitelikli hallerde çok daha ağır cezalar). |
Yargıtay Kararı Örneği: Sanığın, kendisine kızdığı komşusunu cezalandırmak amacıyla polisi arayıp “Komşum Ahmet beni ölümle tehdit etti” şeklinde asılsız bir ihbarda bulunması eylemi, suç isnadı belirli bir kişiye (Ahmet) yöneltildiği için suç uydurma değil, iftira suçunu oluşturur. (Bkz. Yargıtay 8. CD, 2019/17606 E., 2019/14039 K.)
Eğer aynı sanık, polisi arayıp “Sokağımızda kimliği belirsiz bir kişi havaya ateş açıp kaçtı” deseydi, bu durumda eylem suç uydurma olurdu.
5. Suç Uydurma Suçunun Cezası ve Yargılama Süreci
Cezai Yaptırım
TCK 271. maddesi, suç uydurma suçunu işleyen kişi için üç yıla kadar hapis cezası öngörmektedir. Hâkim, somut olayın özelliklerine, failin kastının yoğunluğuna ve adli makamları ne ölçüde meşgul ettiğine göre bu sınırlar içinde bir ceza takdir edecektir. Bu suç için kanunda herhangi bir nitelikli (ağırlaştırıcı) hal öngörülmemiştir.
Soruşturma ve Kovuşturma Usulü
-
- Şikayete Tabi Değildir: Bu suç, doğrudan kamu idaresini ve adliyeyi hedef aldığı için şikayete tabi suçlardan değildir. Cumhuriyet Savcısı, suçu öğrendiği anda (örneğin, yapılan bir ihbarın asılsız olduğunun soruşturma sırasında anlaşılmasıyla) re’sen (kendiliğinden) soruşturma başlatır.
– Uzlaşma Kapsamında Değildir: Suç, uzlaşma kapsamında yer almamaktadır.
– Görevli Mahkeme: Suç uydurma suçuna ilişkin yargılama yapma görevi Asliye Ceza Mahkemesi’ne aittir.
- Dava Zamanaşımı: Suçun temel dava zamanaşımı süresi 8 yıldır.
Lehe Hükümlerin Uygulanması
Verilecek cezanın miktarına ve failin geçmişine bağlı olarak, ceza hukukunun genel lehe kurumları bu suç için de uygulanabilir:
-
- Adli Para Cezasına Çevirme: Hükmedilen 1 yıl veya daha az süreli hapis cezası, adli para cezasına çevrilebilir.
- Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB): Hükmedilen ceza 2 yıl veya daha az ise ve diğer yasal şartlar mevcutsa (failin sabıkasız olması, tekrar suç işlemeyeceği kanaati vb.), HAGB kararı verilebilir.
– Cezanın Ertelenmesi: Hükmedilen ceza 2 yıl veya daha az ise, cezanın ertelenmesine karar verilebilir.
6. Yargıtay Kararlarında Suç Uydurma Suçunun Sınırları
Yargıtay, kararlarında suçun unsurlarının titizlikle değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
- İhbarın Fail Tarafından Yapılması Şartı: Yargıtay, suçun oluşabilmesi için asılsız ihbarın bizzat fail tarafından “yetkili makamlara” yapılması gerektiğini belirtmektedir. Bir kişinin ailesini kandırmak için “beni kaçırdılar” demesi ve ailesinin bu yalana inanarak jandarmaya başvurması durumunda, ihbarı yapan kişi failin kendisi olmadığı için, fail hakkında suç uydurma suçundan ceza verilemez. (Bkz. Yargıtay 8. CD, 2017/8931 E., 2019/7305 K.)
- Suç Üstlenme Suçundan Farkı: Eğer bir kişi, işlenmemiş bir suçu “ben işledim” diyerek ihbar ediyorsa, bu eylem suç uydurma değil, TCK 270’de düzenlenen “Suç Üstlenme” suçunu oluşturur. Suç uydurmada soyut bir suçun varlığı iddia edilirken, suç üstlenmede fail kendisini o suçla ilişkilendirir.
Sonuç
Suç uydurma suçu, ilk bakışta basit bir yalan veya masum bir senaryo gibi görünebilse de, sonuçları itibarıyla adalet sisteminin temellerine zarar veren ciddi bir eylemdir. Adli makamların sınırlı kaynaklarını heba eden, gerçek suç mağdurlarının adalete erişimini geciktiren ve toplumsal güveni sarsan bu tür davranışlar, ceza kanunumuz tarafından ciddiyetle ele alınmaktadır. Bir eylemin basit bir yalan mı, suç uydurma mı, yoksa daha ağır bir suç olan iftira mı olduğunu belirlemek, çoğu zaman ince bir hukuki analiz gerektirir. Bu nedenle, bu tür bir suçlamayla karşı karşıya kalan bir kişinin, sürecin en başından itibaren bir ceza avukatından profesyonel hukuki destek alması, haklarının korunması ve adil bir yargılanma sürecinin temin edilmesi açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir.