Hukuk devletinin en temel özelliği, idarenin (devletin ve diğer kamu kurumlarının) her türlü eylem ve işleminin hukuka uygun olması ve yargı denetimine tabi tutulmasıdır. Vatandaşlar olarak hayatımızın her alanında, bir ruhsat başvurusundan vergi cezasına, bir imar kararından memur atamasına kadar sayısız idari işlemle karşılaşırız. Peki, idarenin aldığı bir kararın hukuka aykırı, haksız veya yanlış olduğunu düşündüğümüzde ne yapabiliriz? Anayasamız tarafından güvence altına alınan hak arama özgürlüğü, bireylere idarenin bu tek taraflı işlemlerine karşı koyma imkanı tanır. İdari işlemlere itiraz süreci, bu imkanın kullanıldığı hukuki yoldur ve iki ana aşamadan oluşur: idari başvuru ve idari dava.
İdari İşlem Nedir ve Hukuka Aykırılık Sebepleri Nelerdir?
İdari işlemlere nasıl itiraz edileceğini anlamadan önce, neye itiraz ettiğimizi netleştirmemiz gerekir. İdari işlem, idarenin kamu gücünü kullanarak, tek taraflı iradesiyle, bireylerin hukuki durumunu etkileyen, kesin ve yürütülmesi zorunlu kararlarıdır. Örneğin, belediyenin bir inşaat ruhsatını iptal etmesi, bir bakanlığın memura disiplin cezası vermesi, üniversitenin bir öğrencinin kaydını silmesi tipik birer idari işlemdir.
Bir idari işlemin hukuka uygun sayılabilmesi için kanunların aradığı beş temel unsuru eksiksiz olarak taşıması gerekir. Bir işleme itiraz ederken veya dava açarken, aslında bu unsurlardan bir veya birkaçının sakat olduğunu iddia ederiz. Bu unsurlar, davanızın temelini oluşturacak hukuki gerekçelerdir:
- Yetki Unsuru: İdari kararı alan makamın, kanun tarafından o kararı almaya yetkili kılınmış olması gerekir. Örneğin, bir okul müdürünün, kaymakamın vermesi gereken bir kararı alması yetki gaspıdır ve işlemi hukuka aykırı hale getirir.
- Şekil Unsuru: Kanunun, bir işlemin yapılması için öngördüğü usul ve biçim kurallarına uyulması zorunludur. Örneğin, yazılı olması gereken bir kararın sözlü olarak verilmesi veya savunma hakkı tanınmasını gerektiren bir işlemde bu hakkın tanınmaması, işlemi şekil yönünden sakatlar.
- Sebep Unsuru: İdareyi o işlemi yapmaya iten nedenin hukuka uygun ve gerçek olması gerekir. İdare, keyfi olarak değil, kanunun gösterdiği bir sebebe dayanarak hareket etmelidir.
- Konu Unsuru: İşlemin kendisinin, yani yarattığı hukuki sonucun kanuna aykırı olmamasıdır. Örneğin, idarenin kanunen imkansız olan bir şeyi (vatandaşlıktan keyfi olarak çıkarma gibi) emretmesi, konu unsurunu sakatlar.
- Maksat (Amaç) Unsuru: İdarenin bir işlemi yaparken güttüğü nihai amacın yalnızca ve sadece kamu yararı olması gerekir. Kamu yararı dışında, siyasi bir gruba fayda sağlamak, birinden intikam almak veya kişisel bir çıkar elde etmek gibi amaçlarla yapılan işlemler, maksat yönünden hukuka aykırıdır.
İdari Başvuru (İYUK Madde 11)
Hukuka aykırı bir idari işlemle karşılaştığınızda, doğrudan mahkemeye gitmek yerine öncelikle o işlemi yapan idareye veya bir üst makama başvurarak kararın düzeltilmesini istemek, hem pratik hem de stratejik bir yoldur. Bu süreci, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (İYUK) 11. maddesi düzenler.
İdari Başvurunun Sürece Etkisi
Bir idari işlemin size tebliğ edildiği tarihten itibaren, İdare Mahkemesi’nde dava açmak için genel olarak 60 günlük bir süreniz vardır. Eğer bu 60 günlük süre içinde, işlemi yapan makama veya hiyerarşik olarak bir üst makama yazılı bir dilekçe ile başvurarak işlemin kaldırılmasını, geri alınmasını veya değiştirilmesini isterseniz, dava açma süreniz kendiliğinden durur. Bu, size mahkemeye gitmeden önce sorunu idare nezdinde çözmek için zaman ve fırsat tanır.
İdarenin Cevabı ve “Zımni Ret” Kavramı
Başvurunuz üzerine idarenin iki temel tutumu olabilir:
- İdarenin Cevap Vermesi: İdare, başvurunuza olumlu cevap verip işlemi düzeltebilir; bu durumda sorun çözülmüş olur. Ancak idare, başvurunuzu reddeden bir cevap verirse, durmuş olan 60 günlük dava açma süreniz, bu ret kararının size tebliğ edildiği tarihten itibaren kaldığı yerden işlemeye devam eder.
- İdarenin Sessiz Kalması (Zımni Ret): İdare, başvurunuza 30 gün (bu süre 2021’de yapılan değişiklikle 60 günden 30 güne indirilmiştir) içinde hiçbir cevap vermezse, bu durum hukuken “talebinizin reddedildiği” anlamına gelir. Buna zımni ret denir. 30 günlük sürenin bittiği tarihte, durmuş olan dava açma süreniz yine kaldığı yerden işlemeye başlar.
İdari Başvuru ve Dava Süresi Akış Şeması
1. İdari İşlemin Tebliği: 60 günlük dava açma süresi başlar.
(Örnek: 10 gün geçti, kalan süre 50 gün)
2. İdari Başvuru Yapılması: Dava açma süresi durur. Kalan süre 50 gün olarak donar.
3. İdarenin 30 Gün İçinde Cevap Vermemesi (Zımni Ret): 30. günün sonunda, donmuş olan 50 günlük dava açma süresi yeniden işlemeye başlar.
4. Sonuç: Mahkemeye dava açmak için kalan 50 günlük süreniz başlamıştır.
Nihai Çözüm Yolu
İdari başvuru yolundan bir sonuç alamamanız veya bu yolu hiç kullanmadan doğrudan hakkınızı aramak istemeniz durumunda, başvurmanız gereken nihai ve en etkili hukuki mekanizma İdare Mahkemeleri’dir. İdari dava açmak, idarenin hukuka aykırı işlemine karşı yargı yoluyla dur demek ve işlemi ortadan kaldırmak anlamına gelir. Bu süreç, Anayasa ile güvence altına alınmış temel bir haktır.
Dava Türleri: İptal Davası ve Tam Yargı Davası
İdari yargıda temel olarak iki ana dava türü bulunur ve her birinin amacı farklıdır:
- İptal Davası: Bu dava türü, idari işlemlere itiraz sürecinin en yaygın ve temel davasıdır. Amacı, hukuka aykırı olduğu düşünülen idari işlemin mahkeme tarafından “iptal” edilerek hiç var olmamış gibi ortadan kaldırılmasını sağlamaktır. Örneğin, haksız bir disiplin cezasının, hukuka aykırı bir yıkım kararının veya yanlış bir atama işleminin iptali bu dava ile istenir. İptal davası, bozulan hukuk düzenini yeniden tesis etmeyi amaçlayan “objektif” bir davadır.
- Tam Yargı Davası: Bu davanın amacı ise, bir idari işlem veya eylem nedeniyle bir kişinin uğradığı zararın tazmin edilmesidir. Yani, bu dava doğrudan bir hakkın yerine getirilmesi veya bir zararın maddi olarak karşılanması talebini içerir. Örneğin, idarenin bir hizmet kusuru nedeniyle malı zarar gören bir kişinin açacağı tazminat davası tam yargı davasıdır. Bazen, bir işlemin iptali ile birlikte o işlemden doğan zararın tazmini de aynı dilekçede istenebilir.
Dava Açma Süresi: Altın Kural 60 Gün
İdari yargıda süreler hayati önem taşır ve kaçırılması halinde hak kaybına yol açar. Kural olarak, iptal davası açma süresi, idari işlemin yazılı olarak size bildirildiği (tebliğ edildiği) tarihi izleyen günden itibaren 60 gündür. Eğer dava açmadan önce idari başvuru yolunu kullandıysanız, bu 60 günlük sürenin nasıl işleyeceğini makalenin ilk bölümünde detaylıca açıklamıştık. Bu süre “hak düşürücü süre” niteliğindedir; yani 61. gün açılan bir dava, esasa dahi girilmeden “süre aşımı” nedeniyle reddedilecektir.
Görevli ve Yetkili Mahkeme
Davanızı doğru mahkemede açmanız esastır. “Görevli” mahkeme, o dava türüne bakmakla yükümlü olan mahkeme türünü ifade eder. İdari işlemlere karşı açılacak davalarda genel görevli mahkeme İdare Mahkemeleri‘dir. (Vergi gibi özel alanlarda Vergi Mahkemeleri görevlidir). “Yetkili” mahkeme ise, coğrafi olarak davanın nerede görüleceğini belirtir. Yetki kuralları İYUK’ta detaylıca belirtilmiştir ancak genel kural, işlemi yapan idari makamın bulunduğu yerdeki İdare Mahkemesi’nin yetkili olduğudur.
Dava Sürecinin Kritik Unsuru
Dava açmak, idari işlemin yürütülmesini kendiliğinden durdurmaz. Yani, siz dava açmış olsanız bile, örneğin hakkınızdaki yıkım kararı veya sürgün kararı uygulanmaya devam edebilir. İşte bu gibi durumların önüne geçmek için “yürütmenin durdurulması” adı verilen çok önemli bir hukuki mekanizma bulunmaktadır.
Yürütmenin durdurulması (YD), mahkemeden, dava sonuçlanana kadar idari işlemin uygulanmasının geçici olarak durdurulmasını talep etmektir. Mahkemenin YD kararı verebilmesi için iki şartın bir arada bulunması gerekir (İYUK Madde 27):
- İdari işlemin uygulanması hâlinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması: Yani, işlem uygulanırsa daha sonra dava kazanılsa bile geri döndürülmesi çok zor veya imkansız bir zarar ortaya çıkmalıdır. Bir binanın yıkılması veya bir memurun görevden atılması bu duruma en iyi örneklerdir.
- İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması: Mahkemenin, dosyanın ilk incelemesinde işlemin hukuka aykırılığına dair güçlü bir kanaat edinmesi gerekir.
Bu iki şartın varlığına kanaat getiren mahkeme, idarenin savunmasını aldıktan veya almadan YD kararı verebilir. Bu karar, dava sonuçlanana kadar size hukuki bir koruma sağlar.
Sonuç
İdare karşısında bireylerin haklarını korumasının en temel yolu, idari işlemlere itiraz ve dava mekanizmalarını bilmek ve etkin bir şekilde kullanmaktır. Hukuka aykırı bir işlemle karşılaştığınızda, çaresiz olmadığınızı, Anayasa ve kanunlarla güvence altına alınmış hak arama yollarınızın bulunduğunu unutmamalısınız. Süreç, ilk bakışta karmaşık görünebilir; ancak temel mantığı basittir: Önce idareye “hatalı bir karar verdin, bunu düzelt” deme (idari başvuru), sonuç alamazsan yargıya giderek “idarenin bu haksız kararını ortadan kaldır” deme (iptal davası). Bu süreçte en kritik nokta ise sürelere riayet etmektir. 60 günlük dava açma süresi ve 30 günlük zımni ret süresi gibi yasal zaman sınırlarını kaçırmak, en haklı davanızı bile kaybetmenize neden olabilir.