Kamu idaresinin şeffaflığı, hesap verebilirliği ve güvenirliği, bir hukuk devletinin temel direkleridir. Bu güveni en derinden sarsan suç tiplerinden biri ise şüphesiz zimmet suçu‘dur. Zimmet, en basit tanımıyla, bir kamu görevlisinin, görevi gereği kendisine emanet edilen veya denetimi altında bulunan kamu malını sahiplenmesi veya kendi kişisel menfaatleri doğrultusunda kullanmasıdır. Bu suç, sadece kamunun malvarlığına yönelik bir saldırı değil, aynı zamanda halkın devlete ve onun temsilcilerine duyduğu itimada yönelik ağır bir ihanet olarak kabul edilir. Bu nedenle, Türk Ceza Kanunu (TCK) bu suçu ciddi yaptırımlara bağlamıştır.
Zimmet Suçunun Hukuki Tanımı ve Korunan Değer
Zimmet suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 247. maddesinde düzenlenmiştir. Kanundaki tanım şu şekildedir: “Görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya denetimiyle sorumlu olduğu malı, kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, zimmet suçunun merkezinde “kamu görevlisi” ve ona “görevi nedeniyle” emanet edilmiş bir “mal” bulunmaktadır.
Bu suç tipiyle kanun koyucunun korumak istediği hukuki değer (suçla korunan menfaat), çift yönlüdür. Birincil olarak, kamunun malvarlığı ve mali düzeni korunur. İkincil ve daha önemli olarak ise, kamu idaresinin itibarı, dürüstlüğü ve işleyişine olan toplumsal güven korunmaktadır. Vatandaşların, vergileriyle oluşan kamu kaynaklarının, yetkililer tarafından dürüstçe yönetildiğine inanması, devletin meşruiyetinin temelini oluşturur. Zimmet, bu inancı temelden sarsar.
Zimmet Suçunun Maddi ve Manevi Unsurları
Bir fiilin zimmet suçu olarak kabul edilebilmesi için ceza hukukunun aradığı bazı kurucu unsurların bir arada bulunması zorunludur. Bu unsurlardan herhangi birinin eksikliği, fiilin zimmet suçu olarak nitelendirilmesini engeller.
Fail: Kamu Görevlisi Olma Zorunluluğu
Zimmet suçu, “özgü suç” olarak adlandırılan suç tiplerindendir. Bu, suçun failinin ancak belirli bir sıfata sahip bir kişi olabileceği anlamına gelir. Zimmet suçunda bu sıfat, kamu görevlisi olmaktır. TCK’ya göre kamu görevlisi, kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişidir. Bir veznedar, icra müdürü, mutemet, belediye başkanı veya bir okul müdürü bu suçu işleyebilir. Kamu görevlisi olmayan bir sivilin, örneğin bir temizlik görevlisinin, masanın üzerinden para çalması zimmet değil, hırsızlık suçunu oluşturur.
Suçun Konusu: Kamu Malı
Suçun konusu, kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliğinde (fiili hakimiyetinde) veya denetim sorumluluğu altında bulunan taşınır veya taşınmaz mallardır. Para, bilgisayar, araç, arsa, demirbaş eşya gibi her türlü ekonomik değere sahip varlık bu kapsama girer. Önemli olan, bu malın görevliye “görevi nedeniyle” tevdi edilmiş olmasıdır. Örneğin, bir veznedarın kasasındaki para, görevi nedeniyle kendisine tevdi edilmiştir. Ancak bir mesai arkadaşının kişisel cüzdanını çalması zimmet değil, hırsızlıktır.
Fiil: Zimmete Geçirme Eylemi
Suçun en temel hareket unsuru “zimmete geçirme”dir. Bu eylem, mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmak anlamına gelir. Yargıtay kararlarında bu eylem iki ana başlık altında incelenir:
- Mal Edinme Zimmeti: Bu, zimmetin en yaygın ve ağır şeklidir. Kamu görevlisi, emanetindeki malı satar, başkasına devreder, tüketir veya kişisel borcu için kullanır. Kısacası, malı kendi mülkiyetine kalıcı olarak dahil eder.
- Kullanma Zimmeti: Bu durumda kamu görevlisi, malı kalıcı olarak sahiplenmez ancak geçici bir süreyle kişisel menfaati için kullanır ve daha sonra iade eder. Örneğin, kurumun aracını hafta sonu ailesiyle tatile gitmek için kullanıp pazartesi günü geri getiren bir müdürün eylemi kullanma zimmetidir. Kanun, bu hali daha az cezayı gerektiren bir durum olarak özel olarak düzenlemiştir.
Manevi Unsur: Kast
Zimmet suçu, ancak kasten işlenebilen bir suçtur. Failin, zimmetine geçirdiği malın kamu malı olduğunu, zilyetliğinin kendisine görevi nedeniyle verildiğini bilmesi ve bu malı sahiplenmeyi veya kullanmayı bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Taksirle, yani dikkatsizlik veya özensizlik sonucu kamu malına zarar verilmesi zimmet suçunu değil, duruma göre başka disiplin veya tazminat sorumluluklarını doğurur.
Önemli Ayrım: Zimmet, Hırsızlık ve Görevi Kötüye Kullanma
- Zimmet: Mal, zaten görevlinin yasal zilyetliğindedir. Güvenin kötüye kullanılması esastır.
- Hırsızlık: Mal, başkasının zilyetliğindedir ve rızası dışında alınır. Zilyetlik zorla veya gizlice ele geçirilir.
- Görevi Kötüye Kullanma: Doğrudan bir malın zimmete geçirilmesi yoktur. Görevin gereklerine aykırı hareket ederek kişilere haksız bir menfaat sağlanması veya kamunun zarara uğratılması söz konusudur.
Zimmet Suçunun Basit ve Nitelikli Halleri (TCK 247)
Kanun koyucu, zimmet fiilinin işleniş biçimine göre farklı ceza seviyeleri öngörmüştür.
Basit Zimmet (TCK 247/1)
Yukarıda unsurlarını açıkladığımız temel zimmet eylemi, suçun basit halini oluşturur. Kamu görevlisinin, emanetindeki malı kendi veya başkasının mülkiyetine geçirmesi durumunda, 5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası öngörülür. Bu ceza aralığı, suçun ne kadar ciddi kabul edildiğinin bir göstergesidir.
Nitelikli Zimmet (TCK 247/2)
Suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hali, zimmetin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla hileli davranışlarla işlenmesidir. Örneğin, zimmet fiilini gizlemek için sahte belgeler düzenlemek, muhasebe kayıtlarında oynamalar yapmak veya denetimi aldatmaya yönelik eylemlerde bulunmak, suçun nitelikli halini oluşturur. Bu durumda, basit zimmet için belirlenen ceza yarı oranında artırılır. Bu artırımın sebebi, failin sadece zimmet suçunu işlemekle kalmayıp, aynı zamanda kamu denetim mekanizmalarını da aldatmaya yönelik ek bir hile ve planlama içinde olmasıdır.
Etkin Pişmanlık
Ceza hukuku, suçun işlenmesini önlemeyi ve işlendiğinde toplumsal düzeni yeniden sağlamayı amaçlarken, aynı zamanda oluşan zararın giderilmesini de teşvik eder. Zimmet suçu gibi doğrudan kamunun malvarlığına zarar veren suçlarda bu teşvik, “etkin pişmanlık” kurumu aracılığıyla somutlaşır. Kanun koyucu, failin pişmanlık göstererek kamuya verdiği zararı telafi etmesi durumunda cezada önemli indirimler öngörmüştür. Bunun yanı sıra, suçun işleniş biçimi ve konusunun değeriyle ilgili de bazı indirim sebepleri bulunmaktadır.
Kullanma Zimmeti (TCK 247/3)
Daha önce de belirttiğimiz gibi, failin zimmetine geçirdiği kamu malını kalıcı olarak sahiplenmek yerine, geçici bir süre kullandıktan sonra iade etmesi halinde “kullanma zimmeti” oluşur. Bu durum, suçun daha az ağır bir şekli olarak kabul edilir. Kanun, bu halde verilecek cezanın yarı oranında indirileceğini hükme bağlamıştır. Örneğin, 6 yıl hapis cezası alacak bir failin eylemi kullanma zimmeti olarak değerlendirilirse, cezası 3 yıla indirilir.
Zimmet Konusu Malın Değerinin Azlığı (TCK 249)
Ceza hukukunun temel ilkelerinden olan ölçülülük gereği, işlenen fiilin yarattığı haksızlığın boyutuyla verilecek ceza arasında bir oran olmalıdır. Bu doğrultuda TCK Madde 249, zimmete geçirilen malın değerinin “pek az” olması durumunda verilecek cezada indirim yapılmasını öngörür. Buna göre, değerin azlığı halinde ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilir. Değerin “pek az” olup olmadığı her somut olayın özelliğine göre hakim tarafından takdir edilir.
Etkin Pişmanlık (TCK 248): En Önemli Ceza İndirim Sebebi
Etkin pişmanlık, failin suçu işledikten sonra, dış bir zorlama olmaksızın, kendi iradesiyle pişmanlık göstererek suçun neden olduğu zararı gidermesidir. Zimmet suçunda zararın giderilmesi, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya bedelinin kamuya ödenmesiyle olur. TCK Madde 248, zararın giderildiği zamana göre farklı oranlarda indirim öngörür:
Pişmanlık Zamanı | Uygulanacak Ceza İndirimi |
---|---|
Soruşturma Başlamadan Önce: Fail, henüz hakkında bir soruşturma başlamadan zararı tamamen giderirse. | Verilecek cezanın üçte ikisi (2/3) indirilir. Bu, en büyük indirim oranıdır ve faili zararı hemen gidermeye teşvik eder. |
Kovuşturma Başlamadan Önce (İddianame Kabul Edilmeden): Soruşturma başlamış ancak henüz dava açılmamışken zarar giderilirse. | Verilecek cezanın yine üçte ikisi (2/3) indirilir. |
Kovuşturma Başladıktan Sonra (Hüküm Verilmeden Önce): Dava açılmış ve yargılama devam ederken, mahkeme henüz kararını vermeden zarar giderilirse. | Verilecek cezanın yarısı (1/2) indirilir. |
Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için zararın tamamen, yani hem zimmete geçirilen anaparanın hem de varsa faiz gibi fer’ilerinin karşılanması gerekir.
Zimmet Suçunun Yargılaması ve Diğer Sonuçları
Zimmet suçu, hem ceza hukuku hem de idare hukuku alanında çok ağır sonuçlar doğuran bir fiildir. Yargılama süreci ve sonuçları, failin hayatını kökten değiştirir.
Görevli Mahkeme ve Yargılama Süreci
Zimmet suçuna ilişkin davalara bakmakla görevli mahkeme, suçun ciddiyeti nedeniyle Ağır Ceza Mahkemeleri‘dir. Yargılama, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda belirtilen genel usullere göre yürütülür. Toplanan deliller, tanık beyanları, uzman raporları ve sanığın savunması bir bütün olarak değerlendirilerek mahkeme tarafından bir karar verilir.
Memuriyete ve Seçilme Hakkına Etkisi
Zimmet suçu‘nun en kesin ve geri döndürülemez sonucu, memuriyet statüsü üzerindedir. Zimmet, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda ve Anayasa’da “yüz kızartıcı suç” olarak kabul edilen suçlardan biridir. Bu nedenle:
- Bir kişi zimmet suçundan mahkum olursa, aldığı cezanın süresine, ertelenip ertelenmediğine veya paraya çevrilip çevrilmediğine bakılmaksızın, ömür boyu bir daha devlet memuru olamaz.
- Halen memur olarak görev yapan bir kişinin bu suçu işlediği kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla sabit olursa, yine aldığı cezanın miktarına bakılmaksızın görevden çıkarılır. Bu durum, 657 Sayılı Kanun’un 125. maddesinde düzenlenen “Devlet Memurluğundan Çıkarma” cezasının mutlak bir nedenidir.
- Ayrıca zimmet suçundan mahkumiyet, milletvekili seçilme yeterliliğini de ortadan kaldıran bir sebeptir.
Sonuç
Sonuç olarak, zimmet suçu, sadece devletin kasasından para çalmak değil, aynı zamanda o parayı oraya koyan milyonlarca vatandaşın güvenini çalmaktır. Bu eylemin kamu vicdanında ve hukuk sistemindeki karşılığı bu nedenle son derece ağırdır. TCK, uzun hapis cezaları öngörerek suçun caydırıcılığını sağlarken, idare hukuku da bu suçu işleyen bir kişinin kamu hizmetinde yerinin olamayacağını kesin bir dille ifade eder. Ancak hukuk sistemi, pişmanlık gösterip verdiği zararı telafi eden faile, etkin pişmanlık hükümleriyle önemli bir indirim fırsatı sunarak adaletin onarıcı yönünü de ihmal etmemektedir.