Küreselleşme, artan seyahat imkanları ve kültürel etkileşim, farklı milletlerden bireylerin bir araya gelerek evlilik birliği kurmasını her zamankinden daha yaygın hale getirmiştir. Aşkın ve birlikteliğin sınır tanımadığı bu evlilikler, ne yazık ki her zaman ömür boyu sürmeyebilmekte ve taraflar, boşanma gibi zorlu bir hukuki süreçle karşı karşıya kalabilmektedir. Ancak, eşlerden birinin Türk vatandaşı, diğerinin ise yabancı uyruklu olduğu “yabancı unsurlu” bir boşanma davası, sıradan bir boşanma davasından çok daha karmaşık ve çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu tür davalar, sadece Türk Medeni Kanunu’nun değil, aynı zamanda Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK), uluslararası sözleşmelerin ve hatta yabancı ülke kanunlarının da dikkate alınmasını gerektiren, özel bir uzmanlık alanıdır.
Bir Türk vatandaşı, yabancı uyruklu eşinden boşanmaya karar verdiğinde, aklına gelen ilk sorular genellikle şunlar olur: Davayı Türkiye’de mi açmalıyım, yoksa eşimin ülkesinde mi? Hangi ülkenin kanunları boşanma sebepleri, velayet, nafaka ve mal paylaşımı gibi konularda uygulanacak? Türkiye’de açtığım davanın tebligatını yurtdışındaki eşime nasıl yapacağım? Türkiye’de alınan bir boşanma kararı, eşimin ülkesinde veya başka bir ülkede geçerli olacak mı? Yabancı eşin, evlilik yoluyla kazandığı Türk vatandaşlığı veya oturma izni boşanmadan nasıl etkilenecek? Bu soruların her birinin cevabı, davanın kaderini ve tarafların gelecekteki hak ve yükümlülüklerini doğrudan etkileyen kritik hukuki detaylar içerir.
1. Yabancı Unsurlu Boşanma Davalarında En Kritik Soru: Hangi Ülkenin Hukuku Uygulanacak?
Bir boşanma davasında hangi ülkenin maddi hukuk kurallarının (boşanma sebepleri, kusur, nafaka şartları vb.) uygulanacağı sorunu, “kanunlar ihtilafı” olarak adlandırılır ve bu sorunun cevabı 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) 14. maddesinde kademeli bir sistemle düzenlenmiştir. Hâkim, boşanma davasına bakarken, aşağıdaki sırayı takip ederek uygulanacak hukuku tespit etmek zorundadır:
- Adım 1: Eşlerin Müşterek Millî Hukuku: Mahkemenin bakacağı ilk şey, eşlerin her ikisinin de aynı ülke vatandaşı olup olmadığıdır. Eğer her iki eş de (örneğin) Alman vatandaşı ise, dava Türkiye’de açılmış olsa bile, boşanmanın esasına (sebepler, kusur vb.) Alman Hukuku uygulanır.
- Adım 2: Müşterek Mutad Mesken Hukuku: Eğer eşler farklı ülke vatandaşları ise (örneğin, biri Türk, diğeri Fransız), o zaman mahkeme, eşlerin birlikte yaşadıkları “ortak mutad mesken” ülkesinin hukukunu uygular. “Mutad mesken”, bir kişinin resmi ikametgahından ziyade, hayatının merkezi olarak kabul ettiği, fiilen ve sürekli olarak yaşadığı yeri ifade eder. Örneğin, bir Türk ve bir Fransız vatandaşı olan çift, evlilikleri boyunca sürekli olarak İtalya’da yaşamışlarsa, Türkiye’de açılan boşanma davasına İtalyan Hukuku uygulanır.
- Adım 3: Türk Hukukunun Uygulanması: Eğer yukarıdaki iki ihtimal de mevcut değilse, yani eşlerin hem vatandaşlıkları farklı hem de birlikte yaşadıkları ortak bir mutad meskenleri yoksa (örneğin, Türk eş Türkiye’de, Fransız eş Fransa’da yaşıyorsa), bu durumda kanun koyucu pratik bir çözüm getirmiş ve Türk Hukukunun uygulanacağını belirtmiştir. Uygulamada, Türk vatandaşlarının yabancı eşleriyle olan boşanma davalarının büyük bir çoğunluğu bu son kategoriye girdiği için, genellikle Türk Hukuku uygulanmaktadır.
Önemli Notlar ve İstisnalar:
- Boşanma davası devam ederken talep edilen geçici tedbirler (örneğin, tedbir nafakası, çocuk için geçici velayet, konutun eşlerden birine tahsisi) konusunda, hangi ülkenin hukuku uygulanırsa uygulansın, her zaman Türk Hukuku (Lex Fori – Mahkemenin Hukuku) uygulanır.
- Boşanma davasının esasına uygulanan hukuk, kural olarak, boşanmanın fer’i sonuçları olan velayet ve nafaka taleplerine de uygulanır. Ancak mal paylaşımı için ayrı kurallar geçerlidir.
2. Yabancı Uyruklu Eşten Boşanma Süreci: Yetki, Tebligat ve Usul
Uygulanacak hukuk belirlendikten sonra, davanın usulüne ilişkin süreç başlar. Bu süreç, yabancı eşin Türkiye’de mi yoksa yurtdışında mı yaşadığına göre önemli farklılıklar gösterir.
2.1. Yabancı Unsurlu Boşanma Davalarında Yetkili ve Görevli Mahkeme
Türk mahkemelerinin bir davaya bakabilmesi için uluslararası yetkiye sahip olması gerekir. MÖHUK madde 40, Türk mahkemelerinin uluslararası yetkisini, iç hukuktaki yer itibarıyla yetki kurallarına göre belirler. Boşanma davaları için bu kural TMK 168’de düzenlenmiştir:
- Genel Yetki Kuralı: Dava, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer Aile Mahkemesi’nde açılır. Görevli mahkeme her zaman Aile Mahkemesidir.
Peki ya her iki eş de yurtdışında yaşıyorsa? Bu durumda Türk mahkemelerinin yetkisi nasıl belirlenir? MÖHUK madde 41, bu duruma özel bir çözüm getirir. Eğer Türk vatandaşının kişi hallerine (boşanma gibi) ilişkin bir dava, yabancı ülke mahkemelerinde açılmamış veya açılamıyorsa, Türkiye’de aşağıdaki sırayla yetkili mahkeme belirlenir:
- İlgilinin Türkiye’de sâkin olduğu (fiilen oturduğu) yer mahkemesi,
- Türkiye’de sâkin değilse, Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesi,
- Bunlar da bulunmuyorsa, Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinde dava açılabilir. Bu hüküm, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarının boşanma davası açabilmeleri için önemli bir kolaylık sağlamaktadır.
2.2. Yurtdışında Bulunan Yabancı Uyruklu Eşe Tebligat Nasıl Yapılır?
Bir davanın en kritik usuli işlemlerinden biri, dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmesidir. Davalı yurtdışında ise bu süreç, uluslararası tebligat usullerine göre yürütülür ve davanın süresini önemli ölçüde uzatabilir.
- Adres Biliniyorsa: Eğer yabancı eşin yurtdışındaki adresi biliniyorsa, tebligat işlemleri, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler (özellikle Lahey Tebligat Sözleşmesi) ve Tebligat Kanunu hükümleri uyarınca, Dışişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı aracılığıyla o ülkenin yetkili makamları vasıtasıyla yapılır. Bu süreç, ülkelere göre değişmekle birlikte genellikle 6 ay ila 1 yıl arasında sürebilmektedir.
- Adres Bilinmiyorsa (İlanen Tebligat): Eğer davalı yabancı eşin adresi hiçbir şekilde tespit edilemiyorsa, bu durum resmi makamlarca (Emniyet, Dışişleri Bakanlığı vb.) yapılan adres araştırmalarıyla belgelendikten sonra, mahkeme “ilanen tebligat” yoluna başvurabilir. Bu yöntemde, dava dilekçesi ve diğer önemli evraklar, Türkiye’de yayımlanan bir gazetede ve/veya yurtdışındaki bir gazetede ilan edilir. İlanen tebligat, son çare olarak başvurulan, masraflı ve davanın süresini oldukça uzatan bir yöntemdir.
3. Yabancı Uyruklu Eşten Boşanmanın Hukuki Sonuçları: Velayet, Nafaka, Tazminat ve Mal Paylaşımı
Boşanma kararının kesinleşmesiyle birlikte, evliliğin en önemli sonuçları gündeme gelir.
3.1. Velayet ve Çocukla Kişisel İlişki
Uluslararası çocuk kaçırmanın önlenmesi ve velayet hakkının korunması, uluslararası hukukun en hassas konularından biridir. Bu nedenle mahkemeler, velayet kararlarında son derece titiz davranır. Hâkimin karar verirken gözeteceği tek ve mutlak ilke, “çocuğun üstün yararıdır”. Eşlerin milliyeti, dini veya kültürel farklılıkları tek başına belirleyici olamaz. Hâkim; çocuğun yaşı, sağlığı, ebeveynlerin çocuğa bakma kapasitesi, çocuğun yaşadığı sosyal çevreye adaptasyonu, kardeşleriyle ilişkileri ve en önemlisi çocuğun kendi görüşü (eğer idrak yaşındaysa) gibi birçok faktörü değerlendirir. Yabancı uyruklu ebeveynin, boşanma sonrası çocuğu alıp ülkesine dönme riski (çocuk kaçırma), mahkemenin dikkate alacağı önemli bir faktördür ve bu riske karşı teminat gibi ek tedbirler alınabilir.
3.2. Nafaka (Tedbir, Yoksulluk, İştirak)
Nafaka taleplerinin esasına, boşanma davasına uygulanan hukuk uygulanır. Eğer Türk Hukuku uygulanıyorsa, boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan ve boşanmada daha ağır kusurlu olmayan eş, diğer eşten mali gücü oranında yoksulluk nafakası talep edebilir. Velayeti almayan taraf ise, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katılmak üzere iştirak nafakası ödemekle yükümlüdür. Yurtdışında yaşayan bir eşten nafakanın tahsili, Türkiye’nin taraf olduğu “Nafaka Alacaklarının Yabancı Memleketlerde Tahsiline İlişkin Sözleşme” gibi uluslararası anlaşmalar çerçevesinde yürütülür.
3.3. Tazminat (Maddi ve Manevi)
Tazminat talepleri de boşanma davasının bir parçası olduğu için, boşanmanın esasına uygulanan hukuka tabidir. Türk Hukuku uygulanıyorsa, boşanmaya neden olan olaylarda mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf maddi tazminat; kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf ise manevi tazminat talep edebilir.
3.4. Yabancı Unsurlu Boşanmalarda Mal Paylaşımı (Mal Rejimi Tasfiyesi)
Mal paylaşımı, boşanmanın esasına uygulanan hukuktan farklı kurallara tabi olabilir. MÖHUK madde 15, mal rejimleri için ayrı bir düzenleme getirmiştir:
- Eşler, evlenmeden önce veya sonra mal rejimine uygulanacak hukuku açıkça seçebilirler.
- Eğer bir hukuk seçimi yapılmamışsa, evlenme anındaki ortak millî hukukları uygulanır.
- Bu da yoksa, evlenme anındaki ortak mutad mesken hukuku uygulanır.
- Bu da yoksa, Türk Hukuku uygulanır.
Yani, mal paylaşımında, boşanma davasından farklı bir ülkenin hukukunun uygulanması mümkündür. Eğer Türk Hukuku uygulanacaksa, kural olarak 1 Ocak 2002’den sonra evlilik birliği içinde edinilen mallar “edinilmiş mal” kabul edilir ve taraflar arasında yarı yarıya paylaştırılır.
4. Yabancı Eşin Evlilikle Kazandığı Hakların (Vatandaşlık, Oturum İzni) Durumu
Boşanma, yabancı eşin Türkiye’deki statüsünü doğrudan etkileyebilir.
- Kazanılmış Vatandaşlık: Eğer yabancı eş, boşanmadan önce evlilik yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmışsa, boşanma tek başına vatandaşlığın kaybına neden olmaz. Vatandaşlık, ancak evliliğin sırf vatandaşlık almak amacıyla yapılmış bir “sahtelik (muvazaalı) evlilik” olduğunun sonradan tespit edilmesi gibi çok istisnai durumlarda iptal edilebilir.
- Aile İkamet İzni: Boşanma, aile birliği ortadan kalktığı için, bu iznin temel dayanağını da ortadan kaldırır. Aile ikamet izni ile Türkiye’de kalan yabancı, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra, Türkiye’de kalmaya devam etmek istiyorsa, durumuna uygun başka bir ikamet izni türüne (örneğin, kısa dönem veya çalışma izni) başvurmak zorundadır. Ancak, en az 3 yıl aile ikamet izniyle kalmış olan veya aile içi şiddet mağduru olan yabancılara, kısa dönem ikamet iznine geçişte kolaylık sağlanabilir.
5. Yurtdışında Alınan Boşanma Kararının Türkiye’de Geçerliliği: Tanıma ve Tenfiz Davası
Yurtdışındaki bir mahkemeden (örneğin, Almanya, İngiltere, ABD mahkemeleri) boşanma kararı alan tarafların, bu kararı Türkiye’de de hukuken geçerli hale getirmeleri gerekir. Aksi takdirde, Türkiye’deki nüfus kayıtlarında hala “evli” görünmeye devam ederler. Bu geçerliliği sağlamanın yolu, Türkiye’de “tanıma ve tenfiz davası” açmaktır.
- Tanıma: Yabancı mahkeme kararının, boşanma gibi kesin hüküm etkisinin Türkiye’de de kabul edilmesidir.
- Tenfiz: Yabancı mahkeme kararının, nafaka veya tazminat gibi icrai nitelikteki hükümlerinin Türkiye’de icra edilebilmesini sağlamaktır.
Bu dava, nispeten basit bir dava olup, mahkeme yabancı kararın esasına girmeden, sadece Türk kamu düzenine aykırı olup olmadığı gibi usuli şartları inceler ve kararı tanır veya tenfiz eder.
Sonuç
Görüldüğü üzere, yabancı uyruklu bir eşten boşanmak, sadece duygusal olarak değil, hukuki olarak da son derece karmaşık, çok sayıda ulusal ve uluslararası kuralın iç içe geçtiği bir süreçtir. Hangi mahkemenin yetkili olduğu, hangi ülkenin hukukunun uygulanacağı, tebligatların nasıl yapılacağı ve kararın uluslararası sonuçlarının ne olacağı gibi konular, sıradan bir boşanma davasının çok ötesinde bir hukuki bilgi ve deneyim gerektirir. Bu süreçte atılacak yanlış bir adım, telafisi imkansız hak kayıplarına, yıllarca sürecek ek davalara ve ciddi mağduriyetlere yol açabilir. Bu nedenle, yabancı unsurlu bir boşanma süreciyle karşı karşıya kalan bir bireyin, sürecin en başından itibaren, milletlerarası özel hukuk ve aile hukuku alanlarında uzman, tecrübeli bir avukattan profesyonel hukuki destek alması, haklarını en üst düzeyde koruması ve bu zorlu süreci en az hasarla atlatabilmesi için vazgeçilmez bir gerekliliktir.