Hukuki uyuşmazlıklar, hayatın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Ticari bir anlaşmazlık, bir işçi-işveren sorunu veya bir miras paylaşımı… Bu gibi durumlarda akla gelen ilk yol genellikle mahkemeye başvurmak, yani dava açmaktır. Ancak yargı süreçlerinin uzun, maliyetli ve taraflar arasındaki ilişkileri yıpratıcı olabildiği de bir gerçektir. İşte bu noktada, modern hukuk sistemlerinin en etkili ve popüler alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olan arabuluculuk kurumu devreye girmektedir. Arabuluculuk, tarafların bir mahkeme salonunun soğuk duvarları arasında hasım olarak karşı karşıya gelmesi yerine, tarafsız ve uzman bir üçüncü kişinin yardımıyla, bir masa etrafında kendi çözümlerini kendilerinin bulduğu, yapıcı ve barışçıl bir süreçtir.
Türkiye’de son yıllarda yapılan yasal düzenlemelerle, özellikle iş ve ticaret hukuku alanlarında bir “dava şartı” haline getirilerek önemi daha da artırılan arabuluculuk, sadece bir yasal zorunluluk değil, aynı zamanda uyuşmazlıkları hızlı, ekonomik ve gizli bir şekilde çözüme kavuşturmak için güçlü bir iradi mekanizmadır. Bu süreç, taraflara yargılamanın katı kurallarından sıyrılarak, kendi ihtiyaç ve menfaatlerine en uygun, yaratıcı çözümleri üretme imkanı tanır. Peki, arabuluculuk tam olarak nasıl işler? Kimler arabulucu olabilir? Hangi davalar için zorunlu, hangileri için isteğe bağlıdır? Sürecin sonunda varılan anlaşmanın hukuki gücü nedir?
1. Arabuluculuk Nedir?
Arabuluculuk, en temel tanımıyla, bir özel hukuk uyuşmazlığının taraflarının, sistematik teknikler uygulayan, tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişi olan arabulucu yardımıyla, içinde bulundukları anlaşmazlığı müzakere ve diyalog yoluyla çözmeye çalıştıkları bir süreçtir. Bu sürecin temel felsefesi, “kazan-kaybet” mantığına dayalı çekişmeli yargılamanın aksine, tarafların ortak menfaatlerini gözeten bir “kazan-kazan” çözümü bulmaktır.
Arabulucu Kimdir? Rolü ve Nitelikleri
Arabulucu, uyuşmazlık hakkında karar veren bir hâkim veya hakem değildir. Süreçteki temel rolü, taraflar arasındaki iletişimi kolaylaştırmak, tıkanan diyalog kanallarını açmak, tarafların birbirlerini anlamalarını sağlamak ve kendi çözüm seçeneklerini üretmelerine yardımcı olmaktır. Arabulucu tavsiyede bulunabilir ancak asla bir çözüm dayatamaz; nihai karar yetkisi tamamen taraflardadır. Arabulucu olabilmek için belirli niteliklere sahip olmak gerekir:
- Hukuk fakültesi mezunu olmak,
- Mesleğinde en az 5 yıllık kıdeme sahip olmak,
- Adalet Bakanlığı tarafından belirlenen kapsamlı arabuluculuk eğitimlerini tamamlamak,
- Bakanlık tarafından yapılan yazılı ve uygulamalı sınavları başarıyla geçmek,
- Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde tutulan resmi Arabuluculuk Sicili’ne kayıtlı olmak.
Bu nitelikler, arabulucunun sadece hukuki bilgiye değil, aynı zamanda iletişim, müzakere, psikoloji ve problem çözme gibi özel uzmanlık alanlarına da hakim olmasını sağlar.
Arabuluculuğun Temel İlkeleri
Arabuluculuk sürecinin başarısı ve güvenilirliği, taviz verilemez bazı temel ilkelere dayanır:
- İradilik ve Gönüllülük: Taraflar, bir arabulucuya başvurmakta, süreci devam ettirmekte veya süreçten vazgeçmekte tamamen serbesttir. “Dava şartı arabuluculuk” olarak adlandırılan zorunlu hallerde dahi, arabulucuya başvurmak zorunlu olsa da, süreçte anlaşmaya varmak tamamen tarafların iradesine bağlıdır. Kimse anlaşmaya zorlanamaz.
- Gizlilik: Bu, arabuluculuğun en güçlü yönlerinden biridir. Arabuluculuk sürecinde paylaşılan her türlü bilgi, belge, teklif ve beyan tamamen gizlidir. Taraflar, arabulucu ve sürece katılan herkes bu gizliliğe uymak zorundadır. Anlaşma sağlanamaması durumunda, bu süreçte söylenenler daha sonra açılacak bir davada delil olarak kullanılamaz veya bu konuda tanıklık yapılamaz. Bu ilke, tarafların çekinmeden, samimi bir şekilde konuşarak çözüm aramalarını teşvik eder. Gizliliğin ihlali, TCK kapsamında suç teşkil eder.
- Tarafsızlık ve Bağımsızlık: Arabulucu, her iki tarafa da mutlak bir tarafsızlık ve eşit mesafede yaklaşmak zorundadır. Taraflardan biriyle geçmiş veya mevcut bir ilişkisi varsa veya tarafsızlığından şüphe duyulmasını gerektirecek bir durum söz konusuysa, bu durumu derhal taraflara açıklamakla yükümlüdür.
- Eşitlik: Taraflar, süreç boyunca eşit haklara sahiptir. Arabulucu, her iki tarafın da sürece aktif katılımını, görüşlerini özgürce ifade etmesini ve eşit söz hakkına sahip olmasını sağlamakla yükümlüdür.
- Kontrolün Taraflarda Olması: Sürecin başından sonuna kadar kontrol tamamen taraflardadır. Hangi konuların görüşüleceğini, hangi çözüm seçeneklerinin değerlendirileceğini ve nihayetinde anlaşılıp anlaşılmayacağını taraflar belirler.
2. Arabuluculuk Türleri: Ne Zaman Zorunlu, Ne Zaman İsteğe Bağlı?
Arabuluculuk uygulaması, hukuki niteliğine göre iki ana başlığa ayrılır: Dava şartı (zorunlu) arabuluculuk ve ihtiyari (isteğe bağlı) arabuluculuk.
2.1. Dava Şartı (Zorunlu) Arabuluculuk: Mahkemeye Gitmeden Önceki Mecburi Durak
Kanun koyucu, belirli uyuşmazlık türlerinde, mahkemelerin iş yükünü azaltmak ve tarafları öncelikle uzlaşmaya teşvik etmek amacıyla dava açmadan önce arabulucuya başvurulmasını bir “dava şartı” haline getirmiştir. Bu, şu anlama gelir: Eğer uyuşmazlığınız bu kapsama giriyorsa, arabuluculuk sürecini tamamlamadan ve anlaşmaya varılamadığına dair “son tutanağı” almadan mahkemede dava açamazsınız. Açtığınız takdirde, davanız başka hiçbir inceleme yapılmaksızın, “dava şartı yokluğu” nedeniyle usulden reddedilecektir.
Türkiye’de dava şartı arabuluculuğun uygulandığı temel alanlar şunlardır:
A) İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk (7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu)
İşçi ve işveren arasındaki bireysel işçilik alacağı ve tazminat taleplerinin neredeyse tamamı bu kapsama girmektedir. 1 Ocak 2018’den beri yürürlükte olan bu düzenlemeye göre, aşağıdaki talepler için dava açmadan önce arabulucuya başvurmak zorunludur:
- Kıdem Tazminatı: İşçinin en az bir yıllık çalışması sonrası kanunda belirtilen nedenlerle işten ayrılması durumunda talep ettiği tazminat.
- İhbar Tazminatı: İş sözleşmesini bildirim sürelerine uymadan fesheden tarafın ödemesi gereken tazminat.
- Fazla Mesai (Fazla Çalışma) Ücreti: Haftalık 45 saati aşan çalışmaların karşılığı olan ücret alacağı.
- Yıllık İzin Ücreti, Maaş (Ücret) Alacağı, Hafta Tatili ve Genel Tatil Ücretleri: Ödenmemiş her türlü ücret ve sosyal hak alacakları.
- İşe İade Talepleri: İş güvencesi kapsamında olan bir işçinin, iş akdinin geçersiz bir nedenle feshedildiği iddiasıyla işine geri dönme talebi. İşe iade için fesih bildiriminin tebliğinden itibaren 1 ay içinde arabulucuya başvurulması zorunludur. Anlaşamama durumunda ise son tutanağın düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içinde iş mahkemesinde dava açılmalıdır. Bu süreler hak düşürücü niteliktedir.
- İş İlişkisinden Kaynaklanan Diğer Tazminatlar: Kötü niyet tazminatı, sendikal tazminat, ayrımcılık tazminatı, işçi veya işverenin birbirine hakaret etmesi veya işverenin malına zarar vermesi gibi durumlardan kaynaklanan tazminat talepleri.
İstisna: İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile hizmet tespiti davaları zorunlu arabuluculuk kapsamında değildir. Bu davalar doğrudan İş Mahkemesi’nde açılabilir.
B) Ticari Davalarda Zorunlu Arabuluculuk (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu)
1 Ocak 2019’dan itibaren, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerini içeren ticari davalarda da arabuluculuk bir dava şartıdır. Bu düzenleme, ticari hayatın dinamizmine uygun, daha hızlı çözümler üretmeyi amaçlar. TTK’da sayılan veya tarafların her ikisinin de tacir olduğu ve ticari işletmeleriyle ilgili olan uyuşmazlıklar bu kapsama girer. Örnekler:
- İki şirket arasındaki ödenmemiş fatura, cari hesap veya çek/senet alacakları.
- Haksız rekabetten kaynaklanan tazminat talepleri.
- Taşıma, acentelik, komisyonculuk gibi ticari sözleşmelerden doğan alacak ve tazminat davaları.
- Şirket ortakları arasındaki kar payı alacağı gibi parasal uyuşmazlıklar.
- Banka ve finans kurumlarının kredi sözleşmelerinden doğan alacakları (tüketici kredileri hariç).
2.2. İhtiyari (İsteğe Bağlı) Arabuluculuk: Tarafların Özgür Seçimi
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri, yani kamu düzenini doğrudan ilgilendirmeyen her türlü özel hukuk uyuşmazlığı için, herhangi bir yasal zorunluluk olmaksızın, tamamen kendi iradeleriyle arabulucuya başvurmaları mümkündür. Bu, uyuşmazlığı mahkemeye taşımadan önce veya dava açıldıktan sonra dahi tercih edilebilecek proaktif bir çözüm yoludur.
İhtiyari arabuluculuğun uygulama alanı son derece geniştir:
- Miras Hukuku: Mirasın paylaşılması, mal kaçırma (muris muvazaası) nedeniyle tapu iptali ve tescil talepleri, tenkis davası gibi uyuşmazlıklar.
- Aile Hukuku (Boşanma Sonrası): Boşanma davası kesinleştikten sonraki mal paylaşımı (katkı payı, katılma alacağı), maddi ve manevi tazminat talepleri. Not: Boşanmanın kendisi, velayet ve nafaka gibi konular kamu düzenini ilgilendirdiği için arabuluculuğa elverişli değildir.
- Gayrimenkul Hukuku: Kiracı-ev sahibi uyuşmazlıkları (kira alacağı, tahliye vb.), tapu iptal ve tescil davaları, ortaklığın giderilmesi (izale-i şüyu) davaları, kat mülkiyetinden kaynaklanan anlaşmazlıklar, ecrimisil (haksız işgal tazminatı) talepleri.
- Tazminat Hukuku: Trafik kazası, haksız fiil, sözleşmeye aykırılık gibi nedenlerle talep edilen her türlü maddi ve manevi tazminat.
- Tüketici Hukuku: Ayıplı mal veya hizmetten kaynaklanan uyuşmazlıklar (belirli bir parasal sınırın üzerindekiler).
- Fikri Mülkiyet Hukuku: Marka ve patent ihlallerinden doğan tazminat talepleri, telif hakkı uyuşmazlıkları.
3. Arabuluculuk Süreci Adım Adım Nasıl İşler?
Arabuluculuk süreci, taraflara esneklik tanısa da belirli temel adımlardan oluşur:
- Başvuru: Dava şartı arabuluculukta başvuru, uyuşmazlığın karşı tarafının yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki Adliye Arabuluculuk Bürosu’na yapılır. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar birlikte anlaştıkları herhangi bir sicile kayıtlı arabulucuya başvurabilirler.
- Arabulucunun Görevlendirilmesi: Dava şartı arabuluculukta, büro, listeden otomatik olarak bir arabulucu atar. İhtiyari arabuluculukta ise taraflar arabulucuyu kendileri seçer.
- İlk Toplantı Daveti ve Bilgilendirme: Arabulucu, taraflarla iletişime geçerek ilk toplantı için bir tarih ve yer belirler. İlk toplantının başında arabulucu, sürecin temel ilkelerini (gizlilik, iradilik vb.), kendi rolünü, sürecin nasıl işleyeceğini ve hukuki sonuçlarını taraflara detaylı bir şekilde anlatır.
- Müzakere Aşaması: Bu, sürecin kalbidir. Taraflar, arabulucunun moderatörlüğünde bir araya gelerek uyuşmazlığı, temelindeki menfaatleri ve ihtiyaçlarını konuşurlar. Arabulucu, tarafların daha yapıcı bir diyalog kurmasını sağlar. Bu aşamada arabulucu, gerekli görürse taraflarla ayrı ayrı özel oturumlar da yapabilir. Bu özel oturumlarda konuşulanlar, tarafın izni olmadan diğer tarafa aktarılmaz.
- Çözüm Seçeneklerinin Üretilmesi ve Anlaşma: Müzakereler sonucunda taraflar, kendi durumlarına en uygun çözüm veya çözümler üzerinde çalışırlar. Eğer her iki tarafın da kabul ettiği bir noktada buluşulursa, süreç anlaşmayla sonuçlanır.
- Son Tutanak ve Anlaşma Belgesi: Sürecin sonunda, anlaşma sağlansın veya sağlanmasın, bir “son tutanak” düzenlenir. Bu tutanak arabulucu ve taraflarca imzalanır. Eğer anlaşma sağlanmışsa, anlaşmanın tüm detaylarını içeren bir “Anlaşma Belgesi” hazırlanır.
Dava şartı arabuluculukta, iş hukuku uyuşmazlıklarının 3 hafta (+1 hafta uzatma), ticari uyuşmazlıkların ise 6 hafta (+2 hafta uzatma) içinde sonuçlandırılması hedeflenir.
4. Arabuluculuk Sürecinin Hukuki Sonuçları
Arabuluculuk sürecinin sonunda ortaya çıkan durum, tüm süreci anlamlı kılan hukuki sonuçlar doğurur.
Anlaşma Sağlanırsa: Mahkeme Kararı Gücünde Bir Belge
Taraflar anlaşmaya vardığında hazırlanan ve imzalanan “Anlaşma Belgesi”, taraflar arasında maddi hukuk bakımından geçerli bir sözleşmedir. Ancak bu belgenin icra edilebilirliği, yani bir mahkeme kararı gibi zorla yerine getirilmesi için ek bir adıma ihtiyaç duyulabilir.
- İcra Edilebilirlik Şerhi: Taraflar, Anlaşma Belgesi ile birlikte arabulucunun görev yaptığı yerdeki Sulh Hukuk Mahkemesi’ne (veya dava devam ederken arabuluculuğa gidildiyse davaya bakan mahkemeye) başvurarak “icra edilebilirlik şerhi” verilmesini talep edebilirler. Mahkeme, anlaşma içeriğinin hukuka ve cebri icraya uygun olduğunu tespit ederse bu şerhi verir. Bu şerhi alan belge, artık ilam niteliğinde belge, yani kesinleşmiş bir mahkeme kararı gücüne kavuşur ve ilamlı icra yoluyla takibe konulabilir.
- Avukatların İmzaladığı Anlaşma Belgesi (En Pratik Yol): Kanuna göre, eğer arabuluculuk sürecine taraflar avukatlarıyla birlikte katılmışsa ve hazırlanan Anlaşma Belgesi taraflar, avukatları ve arabulucu tarafından birlikte imzalanmışsa, bu belge icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın doğrudan ilam niteliğinde belge sayılır. Bu, süreci daha da hızlandıran çok önemli bir avantajdır.
Anlaşma Sağlanamazsa: Dava Hakkı Saklıdır
Eğer taraflar bir anlaşmaya varamazsa, arabulucu bu durumu “Son Tutanak” ile tespit eder. Bu tutanak, dava şartı arabuluculukta, dava açma hakkının doğduğunu gösteren belgedir. Davacı, bu son tutanağın bir örneğini dava dilekçesine ekleyerek yetkili mahkemede davasını açar. Bu durumda taraflar, arabuluculuk sürecine başvurmakla hiçbir haklarını kaybetmemiş olurlar.
Önemli Yaptırım: Dava şartı arabuluculukta, geçerli bir mazeret göstermeksizin arabuluculuğun ilk toplantısına katılmayan taraf, daha sonra açılacak davada tamamen haklı çıksa bile, tüm yargılama giderlerini (harç, bilirkişi ücreti vb.) ödemeye mahkum edilir ve lehine vekalet ücretine hükmedilmez.
Sonuç
Arabuluculuk, uyuşmazlıkların çözümünde sadece bir alternatif değil, aynı zamanda modern hukukun sunduğu en akılcı ve stratejik yollardan biridir. Taraflara, sonuçları belirsiz, uzun ve yıpratıcı bir yargılama süreci yerine, kendi geleceklerini kendi elleriyle şekillendirme imkanı sunar. Sürecin gizli olması ticari sırların korunmasını, hızlı olması zaman ve para kaybını önlemesini, esnek olması ise tarafların ilişkilerini tamamen koparmadan, geleceğe dönük yapıcı çözümler bulmasını sağlar. İster yasal bir zorunluluk olarak karşınıza çıksın, ister bir uyuşmazlığı en başından barışçıl bir yolla çözmek için iradi bir tercih olsun, arabuluculuk kurumunu ve işleyişini anlamak, hukuki sorunlar karşısında elinizi güçlendirecek ve size en etkili çözüm yolunu bulmanızda rehberlik edecektir. Bu teknik ve önemli süreçte, haklarınızı tam olarak anlamak ve menfaatlerinizi en iyi şekilde korumak için bir avukattan hukuki danışmanlık almak, atılacak en doğru adımdır.
Hafta tatilinde işe gitmedigim için hakkımda tutanak hazırlandı ve imzalamam istendi imzalamadim ve NOTERDEN istifa ettiğime dair İHTARNAME çektim
İhtarnamede hafta tatilinde işçinin oluru olmadan hafta tatilinde çalıştırmaya zorlanamayacağini ayrıca aynı vardiya da aynı işi yaptığımız diğer personelin eşit işe eşit ücret ilkesine aykırı olarak benden fazla maaş ödendiğini belirterek istifa ettiğimi ilettim bundan 2 gün sonra devamsızlık yüzünden SGK çıkışının yapıldığını ileten SGK mesajı telefona geldi ancak benden ne savunma için Bir süre istendi nede işten cikarildigima dair bir tebligat yapıldı bunun yanında Kalan izin ücretim ve çalıştığım 9 günün parası yerine 500 TL maaş hesabına yatırıldı mahkemede hakkını arasam ortaya nasıl Bir sonuç çıkar cevabınız için şimdiden teşekkürler
Merhaba, iş mahkemesine konu uyuşmazlıklarda kısa sürede olumlu bir neticeye ulaşmak, ancak sıkı bir hukuki hazırlık ve ciddi bir çalışmayla mümkündür. Bunun için 0(242) 242 1 242 üzerinden hukuki danışmanlık hizmetimize müracaat edebilir yahut randevu talep ederek büromuzu ziyaret edebilirsiniz. İyi günler dileriz.