İdare Mahkemelerinin Görev Alanına Giren Davalar
Görev, bir davaya konu itibarıyla hangi yargı düzeninde ve bu yargı düzeninin hangi biriminde bakılacağını gösterir. Bir uyuşmazlık konusunun hangi yargı yerince çözümleneceği konusunda yasalarda bir hüküm varsa işin niteliğine bakılmaksızın o uyuşmazlığın yasada gösterilen yargı yerince çözümlenmesi zorunludur. Ancak her zaman yasalarda görev konusunda açık bir görev belirlemesine rastlamak mümkün olmayabilir.
Bu durumda işlem ve eylemin niteliğine, oluş biçimine, kimler tarafından yapıldığına, dayandığı hukuksal kurallara ve doğurduğu hukuksal sonuçlara bakılır. En basit ve genel haliyle İdare mahkemeleri kamu kurum ve kuruluşları ile bireyler ve özel hukuk tüzel kişileri arasında çıkan ve çözümü Vergi mahkemeleri ile ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görev alanına girmeyen uyuşmazlıklara bakar.
Kural olarak İdarenin genel idare esaslarına uyarak ve üstün kamu gücünü kullanarak tesis ettiği uygulanabilir ve yine idarenin tek taraflı kararı (iradesi) ile kaldırılabilen, değiştirilebilen, geri alınabilen işlem ve eylemlerinden doğan uyuşmazlıkların çözüm ve görev yeri idari yargı yerleridir. Adli ve idari yargı yerlerinin görev alanlarını somut bir biçimde belirleyen yasal bir kural bulunmadığından, bir davanın hangi yargı düzeni içinde görüleceği konusu daha çok bilimsel ve yargısal içtihatlarda açıklanmıştır.
Uygulamada ve doktrinde görevli yargı düzenini belirlemek bakımından başvurulan en önemli ölçütlerden birisi, özel hukuk –kamu hukuku ayrımıdır. Bu ölçüte göre; idarenin, özel hukuk alanındaki faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıklar adli yargı yerinde, kamu hukuku faaliyetlerinden doğan uyuşmazlıklar ise idari yargı yerinde incelenecektir. İdarelerce tesis edilmesine karşın kanunların adli yargıyı görevli kıldığı dava ve uyuşmazlıklara kısaca göz atacak olursak;
* Nüfus kayıtlarının düzeltilmesine ilişkin davalar,
* Tapu sicilinin düzeltilmesi ile ilgili davalar,
* İcra ve İflas Kanunu’nun uygulanmasından kaynaklanan davalar,
* 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun uygulanmasından doğup, kamulaştırılan taşınmazın kamulaştırma bedeline, idare adına tesciline, boşaltılmasına ve kamulaştırılmasından vazgeçilmesine, geri alınmasına, kamulaştırılan kısmından artıp yararlanılamaz hale gelen kısmının da kamulaştırılmasına ilişkin olan davalar (fakat kamulaştırmaya dayanak olan “kamu yararı” kararının ve kamulaştırma ile ilgili tebliğ ve ilan işlemlerinin iptali için açılacak davalar idari yargı yerinde görülür).
* 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklar (ölüm aylığının kesilmesi, sigorta prim alacakları, kurumun diğer alacakları, bunların tahsili amacıyla 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıklar gibi)
* 1475 sayılı İş Kanunu’nun Uygulanmasından Doğan Uyuşmazlıklar,
* Sosyal Sigortalar Kanunu ve 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar,
* 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uyarınca tesis edilen idari yaptırım kararları, (fakat idari yaptırım kararına dayanak düzenlemenin yer aldığı ilgili kanunlarda, yaptırım kararına karşı itirazın idare mahkemesine yapılacağına ilişkin açık bir hüküm bulunması halinde uyuşmazlık idare mahkemesinde görülür)
* Trafik para cezaları,
* 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 68’inci maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine göre yapılan haciz dolayısıyla açılacak istihkak davaları,
* Kadastro Kanunu’nun uygulanmasından doğan davalar,
* İmar planları ile kamu kurum alanı (hastane, okul, park vs.) olarak belirlenen kişi mülkiyetindeki taşınmazlara idari bir karar olmadan el atılması ve bundan kaynaklanan tazminat davaları,
* 4342 sayılı Mera Kanunu’nu uyarınca mera komisyonlarının mera tespit ve tahsis kararları,
* Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun düzenlendiği ilişkilerden doğan davalar,
* İdare ile özel hukuk tüzel ve gerçek kişileri arasında, Borçlar ve Ticaret Kanunu hükümlerine göre eşit iradelerle yapılan ve idarenin kamu gücünden kaynaklanan herhangi bir ayrıcalık ve üstünlük sahibi olmadığı sözleşmeler, özel hukuk sözleşmeleri olup, bu sözleşmelerden doğan ihtilaflar adli yargı yerlerine aittir. Buna göre, kira, satış, abonman, taahhüt, ihale, bayilik, alım/satım, öğrenci kredi/burs, iş sözleşmeleri gibi sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar,
* İdarece herhangi bir ayni hakka müdahalede bulunulduğu, özel mülkiyete konu taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı veya plan ve projeye aykırı iş görüldüğü iddiasıyla açılacak müdahalenin men’i ve meydana gelen zararın tazmini davaları gibi uyuşmazlık ve davalar adli yargı yerinde görülür.
Gerçekten de İdare mahkemelerinin görev alanı çok geniş olup kanunlarda açıkça görev konusunun belirlenmediği uyuşmazlıklarda görevli yargı yerinin tespiti daha çok yargısal içtihatlar ve bilimsel doktrin görüşleri çerçevesinde hâkimin yapacağı değerlendirme ile ortaya çıkmaktadır. Bu bakımdan yanlış yargı yerine dava açılması ve bu davanın görev yönünden reddedilmesi ve bunun temyiz ve istinaf aşamasını dikkate aldığımızda bireylerin adaletin gecikmesi ile ağır hak kayıpları yaşaması muhtemeldir.
İşbu sebeple davanın adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi görüleceği noktasında duraksama yaşandığında idari yargıyla ilgili uzman görüşüne müracaat edilmesi kanaatindeyiz.
Görev Yönünden Usulsüzlük Durumunda İdare Mahkemeleri Ne Yönde Karar Verirler?
İdare Yargılama Usulü Kanunu’nun 15.maddesinin 1.fıkrasının (a) bendine göre, açılan dava adli yargı yerlerinin görev alanına giren nitelikte ise, mahkemece “davanın görev yönünden reddine” karar verilmesi gerekecektir. Bunun dışında idari yargı yerince yapılacak başka bir işlem yoktur.
Davanın görevli yargı düzenine intikali, davacı tarafından açılacak yeni bir dava ile sağlanacaktır. Fakat dava idari yargının görev alanına girmekle birlikte, Vergi mahkemesi veya Danıştay’ın ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakacağı bir dava ise bu durumda “davanın görev yönünden reddine ve dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesine” karar verilir.
Danıştay’ın İlk ve Son Derece Mahkemesi Olarak Baktığı Davalar Hangileridir?
Danıştay idari yargının temyiz merciidir. Fakat bazı davalar ilk ve son derece mahkemesi sıfatıyla Danıştay’da görülür. Bu davalar 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24.maddesi uyarınca kısaca, -Cumhurbaşkanı kararları, Cumhurbaşkanınca çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri dışındaki düzenleyici işlemler, Bakanlıklar ile kamu kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerdir.